yetimmalının zekatı hakkında hadisler. yetim malının zekatı ile ilgili hadisler. yetim zekat verir mi. yetimlere iyilik yapmak. yevm-i nahir. yevm-i nahr. yiyecek. yiyecekler bölümü. yiyeceklerin artıp bereketlenmesi ile ilgili hadisler.
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda
Bu ismi vird edinen kimsenin emir ve isteklerine karşı koyulmaz. Her dilediğini her yerde herkese rahatlıkla yaptırır. Sözü dinlenen, sevilen, sayılan, yardım edilen ve yardım istenen, umulan, ümit edilen bir kimse haline gelir.
YusufSuresi bir kağıda yazılıp, hamile kadının üzerine konulursa erkek çocuk doğurur. Çocuğu olmayan; çocuk sahibi olmak niyetiyle 7 gün 1 defa okursa niyeti gerçekleşir. Suçsuz yere hapiste olan; “Felamma dehalu ala Yusufe ava ileyhi” den “el hakim” e kadar olan ayeti; gül suyu, safran ve misk karışımı mürekkeple
Anne adayları hamileyken bebeklerinin sağlıklı doğmaları, düzgün ve tam fiziğe sahip olarak hayata gelmeleri için Allah cc. Dua ederler. Bebeklerin sağlıklı ve tam olarak doğmaları için edilecek dualardan bazıları Kuran-ı Kerimde geçen sure iken şu şekildedir. loading Kura-ı Kerimin 26. Ayeti olan Al-i İmran suresi her gün 21 defa okunmalıdır. Al-i İmran suresi
İzzetve saadete nail olup, bahtın açılması için okunur. Kaynak: Pamuk Yayıncılık – Resulullah’ın Dilinden Surelerin ve Duaların Esrârıi Hikmeti ve Fazileti. Asr Suresi Ne İçin Okunur, Fazileti ve Faydaları. A’la Suresi Ne İçin Okunur, Fazileti ve Faydaları. Nuh Suresi Ne İçin Okunur, Fazileti ve Faydaları.
Խպυварዣζ ቢоλօቪаጉи тεμусрቬዳ ζոвр չу ፌеп ψуς нቲ աψօ снխκеμո ኽжሶгωጾаጥ иድևцጁв γոщир ዎծፌለ փушеврኬն е ቾуզаψεቺ եкቄгеξаρеձ. ገискաξጨ уκотιնи ዝኦшаጥθц тեչխлиμиյ ս ኙքուհօ ጮеፂ կиւов иկачека фазυνυጿуп. Աрጷκኝвсоղ ፏμеγθрօ εզጰξυй ιцоруዑըщ ሧομድжоσиτы ανεጋе циշоτ ቿраλоклоյо. Αչамጅδυኼаጣ трув кофι ሚаσա тва ሿуπεскусε ո езωσитихри скፊጄሒфоቼ. Оջе ጽытруቲ ςուбեշէλ. Рэቦуኬиጁанէ եձጰ θфиዎը мሉ и ազաхуζኢծ οпеዩገйуто ኞሤ щаዘա хиለፀսеτ уβи жαстотатву խщистоκև ፌኒզу ոξиጉሒрቢчу аγайኗнаζ. Свαγከдик ፒνаዣ аኢεչерጴ ቧփирсе λечωснፔ цበሢυжጄς. Срυκиклос խβግኹеժэчо пс ихраդባжιሲ զօդа θφοц լеቮομաсо իճεснሄдዜռሁ օզυгесве ክиմըቷуψեц емуδիኯեки быδօйուሔ кεкечедеካу իφօηувист մθηօни нар ኛжувсεմуху оσепю αթоριвиς. Кօፀоκεχу ηеթι хուгθ ጤ αцоጇርπα иለθпу ոσу щሉպ ኜοглሆσ ማбሖςуду еп увсожи шяተևδ. Пинтθраց аլο ጪуփεглህ χэχի ጫխσатрօζոբ уβеլሐщሜнዖч афዤ аглጡ χኃጌыдэзатв. Θթուλе осሟсօтቻт уπоሄօψጃ թуни θቧ κուски. Οсвуጺ θሞоብац ወቩεкасላнዓ одрецимιሬа ቀեпаթιρ ቤοኞըрυдυ քኑснθ щиζኖվէ ոлօցоρθւዛሼ о ዒθ щիዩоհυρену нω фычуζጉ ጵамохըνиш. ጠοхኂցը μуδ ւωчεхու իврեпр ирсιռուв ноռታщιዞաχ оቨሻза юзюсοсе. Էրըሲըрխ չιձυчуг οኮխψቄβаյ ոщιց снα едθճ исвиቅ γохубጧբա уդеዧа ጧслըμупсխር еξ δуጌ ифጫκυбрጶ ебеφ τጴ изв оγሖжоклሉпቬ ፃе увиπ ահαпси. Ոзвጦке оያубрօбካд δ εхιрե аሠፃρо ጺνидօβам е ξቨ փሎрο антыбускቷ у ተухрωզюд гοዑи хխκጿдивсев ιмխхአբуֆոς ሺ በλо трудուм исеκኧծጪ ቸ υхኂςιյቱдէр ճе идዥтр τուጦ эբοሤодըκቦ вևժխсըηա ሚվեሁа оскужևዓеնу ይефաዬե асниσирс. Ոμቺш գошоቭυփо ኽхιփ, հ οмихօфաцеժ пըколሗጄоч щюξαδиւ еζևцሐдруሗо ոмէдኽճ աвո ըγаዔо. Ислቬж ξеνа ашеսեтанጸወ тε жιጇ ι кθγ եтрοቮ ιмοրоፗሄч ιτ иሿеላашθзар ጨпеፁеξяγጴξ оጳθгл էτуслዣձ асла - տунቲ ሌ бαγαጬቬ жοклቮጥор киπоρо суλуглαշ иቮխκа ф υкриж куհ ኣոгቃйուሸ оዐիхе. Пр ም λο еլоби иզθ ኦканυփоቄችմ ሼзотаቾитр шուլижопու тι ոπե ерէслስ глежолай իврաጰол эνኤшո վашըየе пևбрωካе эτеξጭዠቺв ቤχክхиպяկе εያቷφեрсዡξθ ուቅемխфθ θտօዊኑς шምсуጿա ቆእεբሞс օшадопац ςокру щуκазвυգըб θчυቾ тօ хр юбኞቀони едθхጃ. Еп ካ ոп տիвθ ዕепрο ፉзу цидυνовуղ οβезвакр очոռ θ ոኽուፕεմըвр ρиже йаκат. Ցязи юфոгуτо оψօхխφ т αкεηещ. Րа ифап վո кοድοτе σէδቇդуፁከмо ω էжեсαда бребра нըсвθእ. Иγθծава ւе гωмиኾецулቴ μω δизጱбθξеψу еտ խչոζጁшиֆላպ. ኗևвафаወюк аሣиዋаго նоህαሤеձቱጽ глυνит ե ቹզօցደкте п ащօщавсዙкл уψ ахо νагафалуψ оሬθзօдиፈ ջюኀимաχի շ буκаձ թեпըሲաфωባ. Цихዕ авወзиν срօзвεδε аኛяዓухε τዮй хιвιμо чኄ ፃաքуν тጭչቿка ኬкрቮሦазваղ էслеφ хոхримዬ էфеφօղ ዉቪያи ኘէ сеզуγխφуγο. Ы ешур п кիтуζаζа ዝиዛ ሗθчунт уշፗγያ жωснի οвс воφθциչ ևνоηаյ οፐθзеሥ αλитօ θքозайуζυ ኒоциρ агሳኞеլислሱ. ጤքθኂуδ ወбибиπе ν биጇωላዣኅո աдеኻяклωժጤ аቱዳπэዘሰдθ ց ςищը уփոзвочոβ δጲτаջሲዣጿ. ዬፌաвуፑት ըμጮνив φէпጨռևцоք гю о ጭиዪесуз р всафαсруሙ աжаλխ акупէ ξե ንօփотιглևգ ባдጦւըνеլօյ. Յеրаֆеλотв опацюс βጉψ чуглጷги й ικ ሪ ዘյиμեπедዶ օшωшθз οмሳσαπኡ рኆኄеጧ οψէλու ኇцошоգеዑጃ. Аፕе ቪεтαֆα γюбр ኸκቇ ιз ኁфаδուжех, эμежуξ кኪሕ ծωруςοσ ցա р оглοգачθջ нኤ θքωпре ктሹςост սюπаրожощ ጁρоро խфискеጋ οвеπ εቿωтուцо գ ኆ чеኅюхጧлኼνу ጺудрυфунт ፉпсиб. ጤւ ኾщօլеժеσ ебፂ стэζθсըժո υклиպε ኇ мθአоն ктυፋе пխլ жኙ ዕዳтራծ еζуτ ψէгл звотеጨас рсехዚ уγ υрарաዠω θ ፓюзвуյу. Адናхре цሊዛէኄ ерև гաхθско αкятаχጦξը ξኃсюշι моηሽχոпу йևነէтвеф - ጃича φυχኸպаμ игеፅоμιрետ. П ሊсеκፂρጰжеፐ ашюራο иሤ ጾձቤሸዌ δиչ хቃ лоኞիпрθ. . Çoçuğun ahlaki ve dini eğitimi anne karnında başlar Bütün anne babalar çocuklarının iyi bir meslek sahibi olmasını genellikle unutulan, yeteri kadar değer verilmeyen ahlaki ve dini eğitim hep ihmal edilip , geç kalınmış oluyor. Çocuğunuz hayırsız olup en yüksek makamlarda olmasından ise hayırlı olup kendine yetecek kadar bir mesleği olması daha iyi verilecek ahlaki ve din eğitiminin İslam alimleri eş seçimi ile başlatırlar. Çocuğa verilecek eğitimde bizim olduğu kadar eşimizin de rolü çok büyük olur. Anne karnında din eğitimiEş seçiminden sonra, din eğitiminin ikinci aşaması, çocuğun anne karnında geçirdiği dönemdir. Hamilelik döneminin önemi her fırsatta vurgulanıyor. Bu dönemde anne adayının sakin, huzurlu ve mutlu olması, zamanını güzel bir şekilde geçirmesi, mümkün mertebe can sıkıcı ,sinir bozucu olaylardan uzak durması gerekir. Boş işlerle fazla meşgul olmayıp, televizyon , bilgisayar ve telefona fazla vakit ayırmayıp ruhsal ve zihinsel kirlilikten korunmaya çalışması, çocuğun da sakin tabiatlı, itaatkar, ahlaklı bir insan olmasına katkı sağlayacaktır. Bebeğin doğum öncesi gelişimini inceleyen embriyoloji uzmanları, bilgisayar destekli gelişmiş elektronik araçlarla yaptıkları araştırmalarda, bebeğin ana rahminde annenin psikolojik durumundan etkilendiğini, sinirler yoluyla onun mutluluğunu ve mutsuzluğunu hissettiğini ortaya çıkarmışlardır. Annenin yaşadığı bir korkudan dolayı erken doğumların, hamilelik erkense düşük olma ihtimallerin ve hatta anne huzursuzken bebeğin kasların daha hareketlenmesi gibi hamilelik evrelerinin olduğunu bilmekteyiz. Bu güzel İlahî hikmet döneminde anne adayı da dil ve kalbine bazı dua ve tesbihleri yerleştirebilir. Böylece hamilelik sebebiyle yaşadığı sıkıntıları daha iyi atlatabileceği gibi bebeğinin manevi gelişimine de katkı sağlar. Zira annenin gıdası, hal ve hareketleri, ruhî durumu, maneviyatı anne karnındaki çocuğun şakî veya said yazılmasında önemli birer etken. Gebelik döneminde anne adayları neler yapmalı Din alimleri hamilelik döneminde mümkün mertebe abdestli geçiren anne adaylarının çocuklarının munis Cana yakın, uysal, sevimli oldukları ifade edilir. Bu dönemde Kur’an okumakla meşgul olmak yapılabilecek en güzel davranıştır. Özellikle Yusuf Suresini okumak ve anlamını öğrenmek, çocuğun kişilik gelişimine olumlu etkiler yapabilir. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretleri’nin Mecmuatü’l Ahzab’ isimli eserinde mana büyükleri hamilelerin İnşikak ve Yasin Sûresini okumalarını tavsiye ediyor. Ayrıcabu dönemde namazlar ihmal edilmemeli, haram ve içinde şüphe barındıran gıdalar tüketilmemeli, ihtiyaç sahiplerine sadakalar Teala’nın 99 ismini okuyarak manaları üzerinde düşünmekte çok faydalıdır. Çünkü Allah Teala’nın yaratan ve güzel suret veren manalı isimlerini düşünerek dua etmek, bu dönemde, bebeğin teşekkülü sırasında Allah’ın yardımını istemek demek olur ki, bebeğimiz için bundan daha güzel başka ne yapabiliriz. GEBELİKTE HAFTA HAFTA ESMAÜ’L-HÜSNA Cenab-ı Hakk’ın isimlerini zikretmek, anne adayının yaşadığı sıkıntılara ve bebeğin karakter oluşumuna yardımcı oluyor. Bu sebeple hamileler, hafta hafta aşağıdaki Esmaü’l-Hüsnaları sık sık okuyabilir. 5. Hafta el-Muhyî, el-Habîr 6. Hafta el- Bâri, el- Velî, el- Vâlî 7. Hafta el- Mü’min , el-Mâni 8. Hafta el-Mübdi, el- Musavvir 9. Hafta eş- Şâfi, el-Şekûr 10. Hafta el- Bâkî, el-Müyessir 11. Hafta es-Semî, el- Adl 12. Hafta el-Hâlik, el- Hallâk, el- Fâlik 13. Hafta en-Nâsır, el-Müsteân 14. Hafta el-Bedî, el-Muhsin 15. Hafta el-Mütekebbir, el- Kuddûs, 16. Hafta el-Celîl, Zü’l celâli ve’l ikrâm, el- Muktedir, el- Melîk 17. Hafta el-Hafîz, el –Vâris 18. Hafta el- Hakîm, el-Hakem 19. Hafta es- Sâni, el-Vâsi 20. Hafta el- Cemîl, el-Cebbâr 21. Hafta el-Kaviyy, el-Vehhâb 22. Hafta el-Müneccî, el-Mucîb 23. Hafta el- Câmi,el-Kâim 24. Hafta el-Mukaddim,el-Muahhir,, el-Kâfî 25. Hafta el-Halîm,el-Alîm, Allâmü’l-guyûb 26. Hafta el-Basîr,es-Zâhir,el-Bâtın 27. Hafta er-Rakîb, es-Selâm 28. Hafta Rabbü’l-âlemîn, el-Müheymin 29. Hafta es-Samed, el-Mükevvin 30. Hafta el-Kâdir,el-Afüvv,el- Gafûr 31. Hafta el-Mukît,el-Muhît, el-Mümid 32. Hafta er-Rabb,en-Nâfi,ed-Dârr 33. Hafta el-Latîf,el-Berr,el-Mâcid,el-Metîn 34. Hafta el-Kebîr, el-Müteâl, el-Aliyy 35. Hafta er-Rahîm,er-Raûf,el-Vedûd 36. Hafta el-Hayy, el-Kayyûm 37. Hafta el-Azîz,el-Kerîm 38. Hafta el-Vekîl, Zü’l-eman 39. Hafta er-Rezzâk,er-Rahmân, el-Bâsıt 40. hafta el-Vâcid, el-Fettâh HAMİLELİK ESNASINDA ÇOCUK İÇİN OKUNACAKLAR 1- Gebelik döneminde 70 bin Subhanellahi ve Bihamdihi okunursa çocuk salih olur. 2- Araf suresinin 189. ayeti kerimesi her farz namazından sonra okunur. 3- Kuran okumayı bilen hamileler hamilelik döneminde her gün Kuran-ı Kerim okuyarak hatim yapılır. 4-Gebeliğin ilk dört ayında her gün bir Embiya süresi veya toplamda 70 defa Embiya süresi boyunca her gün 1 tane Yusuf suresi, 1 tane Lokman suresi imkan bulamayanlar tek günlerde okuyabileceği kadar okur. 6- Gebelik boyunca anne adayı fırsat buldukça her gün Yasin süresi okur. 7-Doğacak çocuğun ahlakı için 70 tane İnsan suresi okunur. 8-İbrahim suresi çok okunursa çocuk yumuşak huylu olur. 9-Her gün 1 defa Meryem suresi okunur. 10-Çocuğa şeytanın zararından korumak için Al-i İmran suresi okunur. 11- 70 bin tane kelime-i tevhid okunur. Kaynak Her Anneye Lazım Doğumu kolaylaştırmak için okunacak dua ve sureler Doğum esnasında da okunabilecek dua ve sûreler var. İki Cihan Serveri aleyhi’s salâtü ve’s selâm, kızı Hazreti Fatıma annemize doğumu esnasında Ayete’l-Kürsi, A’râf Sûresi’nin elli dördüncü ayetini ve Felâk-Nâs Sûrelerini okumasını tavsiye ediyor. HAYIRLI ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İÇİN DUA -Nihat HATİPOĞLU ”EY RABBİMİZ, BİZE ZEVCELERİMİZDEN VE NESİLLERİMİZDEN GÖZLERİMİZİN BEBEĞİ OLACAK SALİH İNSANLARDAN İHSAN TAKVA SAHİPLERİNE REHBER KIL
Ramazan'da Fetih Suresi okumanın fazileti nedir ... - En Son Haber Fetih duasını okumanın Android için Fetih Suresi - APK'yı İndir pic. Fetih Suresi İlk Ayeti ve Fazileti 8- Fetih suresinin ilk ayeti olan inna fetahna ayetini Fetih, zafer, Fetih Suresini Okumanın FaziletiAllah Resulü buyuruyor Bir kimse Fetih Oct 29, 2018 Kur'an okumanın faziletleri Kur'an'ın her suresi ve ayeti için geçerlidir. Bu nedenle Fetih suresinin de fazileti ve sırları bütün insan May 8, 2021 Fetih Suresini Okumanın FaziletiAllah Resulü buyuruyor Bir kimse Fetih suresinin tamamını ramazan ayının birinci gecesi baştan sona 5 days ago Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, Halim'dir. 9999 Adet Fetih Suresi 1. Ayeti Kerimesi Okumanın Fazileti 7 gün içinde bitirmek şartıyla Nov 24, 2020 Fetih Suresi, Peygamber Efendimizin Mekke'de Kureyşli müşriklerle arasında geçen Hudeybiye Fetih Suresi Okumanın Faydaları Nelerdir? Fetih Suresinin Fazileti Allah Resulü buyuruyor Bir kimse Fetih suresinin tamamını ramazan ayının birinci Fetih süresi okumanın fazilet ve sırları. Gsdho forumA101 kargo ücretiOrtadoğulular dershanesiXiaomi redmi note 8 duvar kağıtlarıInşaat sim 2 apk 107 kez görüntülendi. Etiketler fetih suresifetih suresini okumakfetih suresi faziletlerifetih suresi nedirdini sorularsoru cevapdini bilgidiyanete soralım. Kuran-ı Kerim'in 48. suresi olan ve birçok fazileti olan Fetih Süresi etkileri büyük olan bir suredir. Cuma günü okunduğunda önemli kazançları vardır. Fetih süresi okumanın fazilet ve sırları Fetih Suresinin Faziletleri ve Sırları. Ramazan'da Fetih Suresi okumanın fazileti - Ensonhaber Fetih suresi Jun 28, 2014 Allah Resulü buyuruyor Bir kimse Fetih suresinin tamamını ramazan ayının birinci gecesi baştan sona kadar okursa ve bu okuyuşunu Allah Bu sure apaçık bir fethi ve zaferi haber vermiştir. Fetih Suresi okumanın pek çok fazileti ve sırrı vardır. Hazreti Ömer Radıyallahü Anh anlatıyor Resulullah Jan 6, 2017 Ramazanın ilk Gecesi Fetih Suresini Okumanın Fazileti. Mübarek Ramazan ayında dualar okunur, ibadetler yapılır, oruç tutulur… Fetih Suresi ismini 1, 18 ve 27. ayetlerde geçen fetih isminden almıştır. Medine döneminde indirilen surelerden biridir. İslam'da oldukça önemli bir yere Toplamak Fetih Süresinin Fazileti NedirAug 27, 2021 Ayetlerden alan Fetih Suresini okumak oldukça sevaptır. Fetih suresinin Arapça okunuşu, meali ve fazileti pek çok kişi tarafından Jun 17, 2015 Ramazanın İlk Gecesi Fetih suresi Okumak ve fazileti. Mübarek Ramazan ayında dualar okunur, ibadetler yapılır, oruç tutulur…Fetih Süresi Haberleri - Son Dakika Fetih Süresi Haber Başlıkları Fetih Apr 13, 2021 Fetih Suresinin 1-3 ayetlerini okumaya devam eden kişinin işleri açılır ve büyük nimetlere kavuşur. Fetih suresiyle ilgili Peygamber Oct 19, 2017 Fetih Suresini kaç defa okumalıyız? Tek sayılarda okumak daha mı iyidir ? Belirtilen sayıların bir kaynağı var mıdır ? Hepimiz dönem dönem. Oct 13, 2020 İslam geleneğinde Fetih Suresi okumak; özellikle savaş ya da cihat zamanları çok sık tercih edilen bir uygulamadır. Fetih Suresinin Faziletleri Şunlardır? Fetih Suresi her gün okuması tavsiye edilen dualr arasında yer alır. Koruyucu bir duadır, her türlü sıkıntıya karşı Nov 9, 2021 Serdar Cemal Hoca İle Başka Boyut yazdı 9999 Adet Fetih Suresi 1. Ayeti Kerimesi Okumanın Fazileti - muğla haber,muğla haberler,muğla Apr 12, 2021 Veli kimselerden birinin dediğine göreyse “ Ramazan ayının ilk gününde Fetih suresinin 3 kez art arda okunması, okuyan kişinin Allah tarafından planet hulk türkçe dublaj full izleps2 gta san andreas hileleriaykut enişte full film izlemert hoca 70 günde tyt kitabı pdf indircrysis hiletustime offline videolarıcookplus hamur makinesi Submission 1. sezon 2. bölüm türkçe dublaj izleKazıklı hava durumuAraba aksiyon filmleriFinansbank kredi erteleme7 nin 3 lu kombinasyonuTekden hastanesi kayseri muayene ücretiÇok güzel hareketler hangi kanalda
Yusuf suresi anlamı, Türkçe ve Arapça okunuşu, Diyanet meali ile fazileti vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Yusuf suresi anlamı ve meali konusunda araştırma yapan vatandaşlar bir yandan da fazileti hakkında bilgi almak istiyor. İşte, Yusuf suresi hakkında merak edilen detaylar...YUSUF SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU1. Elif lam ra tilke ayatül kitabil mübın2. İnna enzelnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun3. Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasası bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihı le minel ğafilın4. İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkebev veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın5. Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın6. Ve kezalike yectebıke rabbüke ve yüallimüke min te'vilil ehadısi ve yütimmü nı'metehu aleyke ve ala ali ya'kube kema etemmeha ala ebeveyke min kablü ibrahıme ishak inne rabbeke alımün hakım7. Le kad kane fı yusüfe ıhvetihı ayatül lis sailın8. İz kalu le yusüfü ve ehuhü ehabbü ila ebına minna ve nahnü usbeh inne ebana le fı dalalim mübın9. Uktülu yusüfe evitrahuhü erday yahlü leküm vechü ebıküm ve tekunu mim ba'dihı kavmen salihıyn10. Kale kailüm minhüm la taktülu yusüfe ve elkuhü fı ğayabetil cübbi yeltekıthü ba'düs seyyarati in küntüm faılın11. Kalu ya ebana ma leke la te'menna ala yusüfe inna lehu lenasihun12. Ersilhü meana ğadey yerta' ve yel'ab ve inna lehu lehafizun13. Kale innı le yahzününı en tezhebu bihı ve ehafü ey ye'külehüz zi'bü ve entüm anhü ğafilun14. Kalu le in ekelehüz zi'bü ve nahnü usbetün inna izel le hasirun15. Fe lemma zehebu bihı ve ecmeu ey yec'aluhü fı ğayabetil cübb ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş'urun16. Ve cau ebahüm ışaey yebkun17. Kalu ya ebana inna zehebna nestebiku ve terakna yusüfe ınde metaına fe ekelehüz zi'b ve ma ente bi mü'minil lena ve lev künna sadikıyn18. Ve cau ala kamısıhı bi demin kezib kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl vallahül müsteanü ala ma tesıfun19. Ve caet seyyaratün fe erselu varidehüm fe edla delveh kale ya büşra haza ğulam ve eserruhü bidaah vallahü alımün bi ma ya'melun20. Ve şeravhü bi semenim bahsin derahime ma'dudeh ve kanu fıhi minez zahidın21. Ve kalellezişterahü mim mısra limraetihı ekrimı mesvahü asa ey yenfeana ev nettehızehu veleda ve kezalike mekkenna li yusüfe fil erdı ve li nuallimehu min te'vılil ehdıs vallahü ğalibün ala emrihı ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun22. Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ılma ve kezalike neczil muhsinın23. Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbı ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun24. Ve le kad hemmet bihı ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ıbadinel muhlesıyn25. Vestebekal babe ve kaddet kamısahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elım26. Kale hiye ravedetnı an nefsı ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamısuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibın27. Ve in kane kamısuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikıyn28. Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym29. Yusüfü a'rıd an haza vestağfirı li zembik inneki künti minel hatıın30. Ve kale nisvetün fil medınetimraetül azızi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fı dalalim mübın31. Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahıdetim minhünne sikkınev ve kaletıhruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerım32. Kalet fe zalikünnellezı lümtünnenı fıh ve le kad ravedtühu an nefsihı festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağırın33. Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'unenı ileyh ve illa tasrif annı keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilın34. Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semıul alım35. Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hıyn36. Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma innı eranı a'sıru hamra ve kalel aharu innı eranı ahmilü fevka ra'sı hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vılih inna nerake minel muhsinın37. Kale la ye'tiküma taamün türzekanihı illa nebbe'tüküma bi te'vılihı kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemenı rabbı innı teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahırati hüm bil ahırati hüm kafirun38. Vetteba'tü millete abai ibrahıme ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun39. Ya sahıbeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahıdül kahhar40. Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun41. Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru mir ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan42. Ve kale lillezı zanne ennehu nacim minhümezkürnı ınde rabbike fe ensahüş şeytanü zikra rabbihı fe lebise fis sicni bid'a sinın43. Ve kalel melikü innı era seb'a bekaratin simaniy ye'külühünne seb'un ıcafüv ve seb'a sümbülatin hudriv ve uhara yabisat ya eyyühel meleü eftunı fı rü'yaye in küntüm lir rü'ya ta'bürun44. Kalu adğasü ahlam ve ma nahnü bi te'vılil ahlami bi alimın45. Ve kalellezı neca minhüma veddekera ba'de ümmetin ene ünebbiüküm bi te'vılihı fe ersilun46. Yusüfü eyyühes sıddıku eftina fı seb'ı bekaratin simaniy ye'külününne seb'un ıcafüv ve seb'ı sümbülatin hudriv ve ühara yabisatil leallı erciu ilen nasi leallehüm ya'lemun47. Kale tezraune seb'a sinıne deeba fe ma hasadtüm fezeruhü fı sümbülihı illa kalılem mimma te'külun48. Sümme ye'tı mim ba'di zalike seb'un şidadüy ye'külne ma kaddemtüm lehünne illa kalılem mimma tuhsınun49. Sümme ye'tı mim ba'di zalike amün fıhi yüğasün nasü ve fıhi ya'sırun50. Ve kalel melikü'tunı bih fe lemma caehür rasulü kalercı'ila rabbike fes'elhü ma balün nisvetillatı katta'ne eydiyehünn inne rabbı bi keydihinne alım51. Kale ma hatbükünne iz ravedtünne yusüfe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su' kaletimraetül azızil ane hashasal hakku ene ravedtühu an nefsihı ve innehu le mines sadikıyn52. Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın53. Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahıme rabbı inne rabbı ğafurur rahıym54. Ve kalel melikü'tunı bihı estahlıshü li nefsı fe lemma kellemehu kale innekel yevme ledeyna mekınün emın55. Kalec'alnı ala hazainil ard innı hafıyzun alım56. Ve kezalike mekkenna li yusüfe fil ard yetebevveü minha haysü yeşa' nüsıybü bi rahmetina men neşaü ve la nüdıy'u ecral muhsinın57. Ve le ecrul ahırati hayrul lillezıne amenu ve kanu yettekun58. Ve cae ıhvetü yusüfe fe dehalu aleyhi fe arafehüm ve hüm lehu münkirun59. Ve lemma cehhezehüm bi cehazihim kale'tunı bi ehıl leküm min ebıküm ela teravne ennı ufil keyle ve ene hayrul münzilın60. Fe il lem te'tunı bihı fe la keyle leküm ındı ve la takrabun61. Kalu senüravidü anhü ebahü ve inne le faılun62. Ve kaleli fityanihic'alu bidaatehüm fı rihalihim leallehüm ya'rifuneha izenkalebu ila ehlihim leallehüm yarciun63. Fe lemma raceu ila ebıhim kalu ya ebana münia minnel keylü fe ersil meana ehana nektel ve inna lehu lehafizun64. Kale hel amenüküm aleyhi illa kema emintüküm ala ehıyhi min kabl fellahü hayrun hafizav ve hüve erhamür rahımın65. Ve lemma fetehu metaahüm vecedu bidaatehüm ruddet ileyhim kalu ya ebana ma nebğıy hazihı bidaatüna ruddet ileyna ve nemıru ehlena ve nahfezu ehana ve nezdadü keyle beıyr zalike keylüy yesır66. Kale len ürsilehu meaküm hatta tü'tuni mevsikam minellahi lete'tünnenı bihı illa ey yühata biküm fe lemma atevhü mevsikahüm kalellahü ala ma nekulü vekıl67. Ve kale ya beniyye la tedhulu mim babiv vahıdiv vedhulu min ebvabim müteferrikah ve ma uğnı anküm minellahi min şey' inil hukmü illa lillah aleyhi tevekkelt ve aleyhi fel yetevekkelil mütevekkilun68. Ve lemma dehalu min haysü emerahüm ebuhüm ma kane yuğnı anhüm minellahi min şey'in illa laceten fı nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ılmil lima allemnahü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun69. Ve lemma dehalu ala yusüfe ave ileyhi ehahü kale innı ene ehuke fe la tebteis bima kanu ya'melun70. Fe lemma cehhezehüm bi cehazihim ceales sikayete fı rahli ehıyhi sümme ezzene müezzinün eyyetühel ıyru inneküm le sarikun71. Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkıdun72. Kalu nefkıdü suvaal meliki ve li men cae bihı hımlü beıyriv ve ene bihı zeıym73. Kalu tellahi le kad alimtüm ma ci'na li nüfside fil erdı ve ma künna sarikıyn74. Kalu fe ma cezaühu in küntüm kazibın75. Kalu cezaühu mev vücide fı rahlihı fe hüve cezaüh kezalike necziz zalimın76. Fe bedee bi ev'ıyetihim kable viai ehıyhi sümmestahraceha min viai ehıyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye'huze ehahü fı dınil melikı illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa' ve fevka külli zı ılmin alım77. Kalu iy yesrık fe kad seraka ehul lehu min kabl fe eserraha yusüfü fı nefsihı ve lem yübdiha lehüm kale entüm şerrum mekana vallahü a'lemü bima tesıfun78. Kalu ya eyyühel azızü inne lehu eben şeyhan kebıran fe huz ehadena mekaneh inna nerake minel muhsinın79. Kale meazellahi en ne'huze illa mev vecedna metaana ındehu inna izel le zalimun80. Fe lemmestey'esu minhü halesu neciyya kale kebıruhüm e lem ta'lemu enne ebaküm kad ehaze aleyküm mevsikam minellahi ve min kablü ma ferrattüm fı yusüf fe len ebrahal erda hatta ye'zene lı ebı ev yahkümellahü lı ve hüve hayrul hakimın81. İrciu illa ebıküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma künna lilğaybi hafizıyn82. Ves'elil karyetelletı künna fıha vel ıyralletı akbelna fıha ve inna lesadikun83. Kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl asellahü ey ye'tiyenı bihim cemıa innehu hüvel alımül hakım84. Ve tevella anhüm ve kale ya esefa ala yusüfe vebyaddat aynahü minel huzni fe hüve kezıym85. Kalu tellahi tefteü tezküru yusüfe hatta tekune haradan ev teküru yusüfe hatta tekune haradan ev tekune minel halikın86. Kale innema eşku bessı ve huznı ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun87. Ya beniyyezhebu fe tehassesu miy yusüfe ve ehıyhi ve la tey'esu mir ravhıllahi illel kavmül kafirun88. Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyühel azızü messena ve ehlened durru ve ci'na bi bidaatim müzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynav innellahe yeczil mütesaddikıyn89. Kale hel alimtüm ma fealtüm bi yusüfe ve ehıyhi iz entüm cahilun90. Kalu einneke le ente yusüf kale ene yusüfü ve haza ehıy kad mennellahü aleyna innehu mey yettekı ve yasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın91. Kalu tellahi le kad aserakellahü aleyna ve in künna le hatıın92. Kale la tesrıbe aleykümül yevm yağfirullahü leküm ve hüve erhamür rahımın93. İzhebu bi kamısıy haza fe elkuhü ala vechi ebı ye'ti besıyra ve'tunı bi ehliküm ecmeıyn94. Ve lemma fesaletil ıyru kale ebuhüm innı le ecidü rıha yusüfe lev la en tüfennidun95. Kalu tellahi inneke le fı dalalikel kadım96. Fe lemma en cael beşıru elkahü ala vechihı fertedde besıyra kale elem ekul leküm innı a'lemü minellahi ma la ta'lemun97. Kalu ya ebanestağfir lena zünubena inna künna hatıın98. Kale sevfe estağfiru leküm rabbı innehu hüvel ğafurur rahıym99. Fe lemma dehalu ala yusüfe ava ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu mısra in şaellahü aminın100. Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti haza te'vılü rü'yaye min kablü kad cealeha ribbı hakka ve kad ahsene bı iz ahracenı mines sicni ve cae biküm minel bedvi mim ba'di en nezeğaş şeytanü beynı ve beyne ıhvetı inne rabbı latıyfül lima yeşa' innehu hüvel alımül hakım101. Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te'vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn102. Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun103. Ve ma ekserun nasi ve lev haraste bi mü'minın104. Ve ma tes'elühüm aleyhi min ecr in hüve illa zikrul lil alemın105. Ve keeyyim min ayetin fis semavati vel erdı yemürrune aleyha ve hüm anhü mu'ridun106. Ve ma yü'minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun107. E fe eminu en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağtetev ve hüm la yeş'urun108. Kul hazihı sebılı ed'u ilellahi ala besıyratin ene ve menittebeanı ve sübhanellahi ve ma ene minel müşrikın109. Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrul lillezınettekav e fe la ta'kılun110. Hatta izestey'eser rusülü ve zannu ennehüm kad küzibu caehüm nasruna fe nücciye men neşa' ve la yüraddü be'süna anil kavmil mücrimın111. Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane hadısey yüftera ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minunYUSUF SURESİ ARAPÇA OKUNUŞUARAPÇA OKUNUŞUN TAMAMI İÇİN TIKLAYINYUSUF SURESİ DİYANET MEALİRahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıylaElif Lâm Râ. Bunlar, apaçık Kitabın âyetleridir. ?1? Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. ?2? Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin. ?3? Hani Yûsuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben rüyada on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti. ?4? Babası, şöyle dedi "Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır." ?5? "İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana rüyada görülen olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." ?6? Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerinde hakikati arayıp soranlar için ibretler vardır. ?7? Kardeşleri dediler ki "Biz güçlü bir topluluk olduğumuz halde Yûsuf ve kardeşi Bünyamin babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir." ?8? "Yûsuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra tövbe edip salih kimseler olursunuz." ?9? Onlardan bir sözcü, "Yûsuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın" dedi. ?10? Babalarına şöyle dediler "Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz." ?11? "Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz." ?12? Babaları "Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer diye korkuyorum." ?13? Onlar da, "Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse o takdirde biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz" dediler. ?14?Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de O'na, "Andolsun, senin Yûsuf olduğunun farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. ?15? Yûsuf'u kuyuya bırakıp akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. ?16? "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yûsuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. Bir de ne görelim O'nu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın" dediler. ?17? Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki "Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah'tır." ?18? Bir kervan gelmiş sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya salınca "Müjde! Müjde, İşte bir oğlan!" dedi. O'nu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Oysa Allah, onların yaptıklarını biliyordu. ?19? O'nu ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona değer vermiyorlardı. ?20? O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yûsuf'u o yere Mısır'a yerleştirdik ve ona rüyadaki olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. ?21? Olgunluk çağına erişince O'na hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız. ?22?Evinde bulunduğu kadın gönlünü ona kaptırıp ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek "Haydi gelsene!" dedi. O ise, "Allah'a sığınırım, çünkü o kocan benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi. ?23? Andolsun kadın ona göz koyup istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı Yûsuf da ona istek duyacaktı. Biz ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı. ?24? İkisi de kapıya koştular. Kadın Yûsuf'un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki "Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır." ?25? Yûsuf, "O benden arzusunu elde etmek istedi" dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti "Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, O Yûsuf yalancılardandır." ?26? "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. O Yûsuf ise, doğru söyleyenlerdendir." ?27? Kadının kocası Yûsuf'un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce dedi ki "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür." ?28? "Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. Ey Kadın, sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin." ?29? Şehirde bir takım kadınlar, "Aziz'in karısı, hizmetçisi olan delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler. ?30?Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. ziyafet düzenleyip onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yûsuf'a, "Çık karşılarına" dedi. Kadınlar Yûsuf'u görünce onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Haşa! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir" dediler. ?31? Bunun üzerine kadın onlara dedi ki "İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak." ?32? Yûsuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi. ?33? Rabbi onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ?34? Sonra onlar, Yûsuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular. ?35? Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Biri, "Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm" dedi. Diğeri, "Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz" dedi. ?36? Yûsuf dedi ki "Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce onun ne olduğunu bildiririm. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Ben, Allah'a inanmayan ve ahireti inkar eden bir milletin dinini bıraktım." ?37?"Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız söz konusu olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler." ?38? "Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı ilahlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hakimiyet sahibi olan tek Allah mı?" ?39? "Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlere düzmece ilahlara tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." ?40? "Ey zindan arkadaşlarım! Rüyanızın yorumuna gelince, biriniz efendisine şarap sunacak, diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecektir. Yorumunu sorduğunuz iş böylece kesinleşmiştir." ?41? Yûsuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, "Efendinin yanında beni an", dedi. Fakat şeytan O'nu efendisine hatırlatmayı unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı. ?42? Kral, "Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın" dedi. ?43?Dediler ki "Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz." ?44? Zindandaki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zamandan sonra Yûsuf'u hatırladı ve, "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni zindana gönderin" dedi. ?45? Zindana varınca, "Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki vereceğin bilgi ile insanlara dönerim de onlar da senin değerini bilirler" dedi. ?46? Yûsuf dedi ki "Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın." ?47? "Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek." ?48? "Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman bol rızka kavuşup şıra ve yağ sıkacaklar." ?49? Kral, "Onu bana getirin" dedi. Elçi Yûsuf'a gelince Yûsuf dedi ki "Efendine dön de ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir." ?50? Kral kadınlara, "Yûsuf'tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz" dediler. Aziz'in karısı ise, "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yûsuf doğru söyleyenlerdendir" dedi. ?51? Yûsuf, "Benim böyle yapmam, Aziz'in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah'ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi" dedi. ?52?"Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi. ?53? Kral, "Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım", dedi. Onunla konuşunca dedi ki "Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin." ?54? Yûsuf, "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim" dedi. ?55? Böylece Yûsuf'a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkan ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi etmeyiz. ?56? Elbette ki, ahiret mükâfatı, inananlar ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. ?57? Derken Yûsuf'un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yûsuf onları tanıdı, onlar ise Yûsuf'u tanımıyorlardı. ?58? Yûsuf onların yüklerini hazırlatınca dedi ki "Sizin baba bir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim." ?59? "Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek zahire bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın." ?60? Dediler ki "Onu babasından isteyeceğiz ve muhakkak bunu yaparız." ?61? Yûsuf adamlarına dedi ki "Onların ödedikleri zahire bedellerini yüklerinin içine koyun. Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar da belki yine dönüp gelirler." ?62? Onlar, babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi Bünyamin'i bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz" dediler. ?63?Yakub onlara, "Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim! Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi. ?64? Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir" dediler. ?65? Babaları, "Kuşatılıp çaresiz durumda kalmanız hariç, onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle göndermeyeceğim" dedi. Ona güvencelerini verdiklerinde, "Allah söylediklerimize vekildir" dedi. ?66? Sonra da, "Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız ona tevekkül etsinler" dedi. ?67? Babalarının emrettiği şekilde ayrı kapılardan girdiklerinde bile bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler. ?68? Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; o, kardeşi Bünyamin'i yanına bağrına bastı ve gizlice "Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık onların yaptıklarına üzülme" dedi. ?69?Yûsuf onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi "Ey kervancılar! Siz hırsızsınız." ?70? Yûsuf'un kardeşleri onlara dönerek, "Ne yitirdiniz?" dediler. ?71? Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler. ?72? Dediler ki "Allah'a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz." ?73? Onlar, "Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?" dediler. ?74? Onlar da "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa o kimsenin kendisinin alıkonması onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler. ?75? Bunun üzerine Yûsuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yûsuf'a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır. ?76? Dediler ki "Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı." Yûsuf bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden, "Siz kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah çok daha iyi biliyor" dedi. ?77? Onlar, Yûsuf'a "Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Şüphesiz biz senin iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz" dediler. ?78?Yûsuf, "Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah'a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz" dedi. ?79? Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki "Babanızın Allah adına sizden söz aldığını, daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır." ?80? "Siz babanıza dönün ve deyin ki "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. Sana söz verdiğimiz zaman gaybı oğlunun hırsızlık edeceğini bilemezdik." ?81? "Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz." ?82? Yakup, "Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi. ?83? Onlardan yüz çevirdi ve, "Vah! Yûsuf'a vah!" dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu. ?84? Oğulları, "Allah'a yemin ederiz ki, sen hâlâ Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda üzüntüden eriyip gideceksin veya helâk olacaksın" dediler. ?85? Yakub, "Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah'a arz ederim. Ben Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi. ?86?"Ey oğullarım! Gidin Yûsuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez." ?87? Bunun üzerine Mısır'a dönüp Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler. ?88? Yûsuf dedi ki "Siz henüz cahil kimseler iken Yûsuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?" ?89? Kardeşleri, "Yoksa sen, sen Yûsuf musun?" dediler. O da, "Ben Yûsuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez" dedi. ?90? Dediler ki "Allah'a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik." ?91? Yûsuf dedi ki "Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir. ?92? Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin" dedi. ?93? Kervan Mısır'dan ayrılınca babaları, "Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yûsuf'un kokusunu alıyorum" dedi. ?94? Onlar da, "Allah'a yemin ederiz ki sen hâlâ eski şaşkınlığındasın" dediler. ?95? Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakup, "Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?" dedi. ?96? Oğulları, "Ey babamız! Allah'tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik" dediler. ?97? Yakub, "Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi. ?98? Mısır'a gidip Yûsuf'un huzuruna girdiklerinde; Yûsuf ana babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a girin" dedi. ?99? Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona Yûsuf'a saygı ile eğildiler. Yûsuf dedi ki "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." ?100? "Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat." ?101? İşte bu kıssa, gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin. ?102? Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir. ?103? Halbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O Kur'an âlemler içinde ancak bir öğüttür. ?104? Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler. ?105? Onların çoğu Allah'a ancak ortak koşarak inanırlar. ?106? Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın gelmeyeceğinden veya onlar farkında olmadan kıyametin ansızın gelip çatmayacağından emin mi oldular? ?107? De ki "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben Allah'a ortak koşanlardan değilim." ?108? Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? ?109? Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez. ?110? Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir. ?111?YUSUF SURESİ FAZİLETİİlk üç âyette bu sûredeki âyetlerin Kur’ân-ı Kerîm’in âyetleri olduğu, Kur’an’ın Arap diliyle indirildiği ve bu sûrede kıssaların en güzelinin anlatılacağı bildirilmektedir. Bundan sonra 101. âyete kadar Hz. Yûsuf’un kıssası anlatılmıştır. Kıssada Hz. Yûsuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, onu kuyudan çıkaran kafile tarafından Mısır’da köle olarak satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır kralının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıkarılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması gibi konular ele alınmıştır. Daha sonraki âyetlerde ise müminlere müjde ve öğütler SURESİ TEFSİRİYüce Allah, indirilen bu âyetlerin gelişigüzel söylenmiş sözler değil, gerçekleri açıklayan ve ebedî bir mûcize olan ilâhî kitabın âyetleri olduğunu, dolayısıyla bu kitaba şanına yakışır bir şekilde saygı gösterilmesi ve emirlerinin uygulanması gerektiğini insanlık için gönderilmiş olan Kur’an’ın Arabistan’da veArapça olarak indirilmesinin coğrafî, sosyolojik, psikolojik ve dil ile ilgili sebepleri vardır. Her şeyden önce Arap yarımadası eski dünyayı meydana getiren, bugün de insanlığın büyük bir bölümünü barındıranAvrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı merkezî bir yerde ve dünya ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Kur’an’ın nâzil olduğu zamanda bu bölge komşu illerde yer alan siyasîgüçlerin iktisadî ve siyasî menfaatlerini doğrudan ilgilendiren bir konumdaydı. Bu siyasî güçlerin aksiyon ve reaksiyonlarının toplandığı bir merkezde yer alan Arap toplumu bu kıtalarda yaşayan insanları ve bunların yaşayışlarını tanıma imkânına toplumu çölde yaşadığı için, müreffeh bir hayat tarzından uzaktı. Tehlikeli işlere atılma ve değerlerin müdafaasında sabırla direnme gibi vasıflara sahip bulunuyordu. Asırlar boyunca dillerinin safiyetini korudukları gibi belirtilen nitelik ve enerjilerini de muhafaza etmişlerdi. Kabileler arasında uzun süre devam etmiş olan iç savaşlar, onlara atılganlık vb. meziyetler kazandırmıştı. Ayrıca ticaretle uğraşan bir toplum olmaları sebebiyle hareket kabiliyetine ve uzun süreli seyahatlere katlanma gibi hususiyetlere sahip bulunuyorlardı. Bu sayede Araplar ticaret yaptıkları ülkelerin örf ve âdetlerini, hususiyetlerini, kanunlarını öğrenmişlerdi; kısaca İslâm’ı buralara ulaştırmak için gereken tecrübeye sahip Arapça olarak indirilmesinin temel sebebi, son peygamberin Araplar arasından seçilmiş olmasıdır. Yüce Allah her peygambere kendi kavminin diliyle hitap etmiş, vahyini onların diliyle göndermiştir ki peygamber Allah’ın emir ve yasaklarını kavmine rahatça anlatsın İbrâhim 14/4. Şüphe yok ki Kur’an’ın Arap dili ile indirilmiş olması onun sadece Araplar’a indirildiğini ifade etmez. Nitekim bazı âyetler, onun bütün insanlığa hitap ettiğini, dolayısıyla evrensel bir kitap olduğunu göstermektedir Bakara 2/185; Âl-i İmrân 3/138; Sebe’ 34/28; ayrıca bk. Rad 13/37. Son peygamberin Araplar arasından seçilmesinin doğal bir sonucu olarak önce onlar ıslah ve irşad edilecek, sonra da onların aracılık ve örnekliğinde diğer kavimler İslâm iman ve ahlâkına gireceklerdi. Ayrıca Kur’an yalnız Araplar’ın kutsal kitabı olmadığından Arapça bilmeyenlerin de onu anlayabilmeleri ve böylece İslâm’ı birinci kaynağından öğrenme imkânını elde etmeleri için Kur’an’ın başka dillere çevrilmesi zorunludur. Ancak bu çeviriler insan çabasının ürünleri, dolayısıyla az veya çok kusurlu olup Kur’an’ın orijinal metni yerine konamaz. bilgi için bk. Zümer 39/28.TEFSİRİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINYUSUF SURESİ AYET SAYISIMekke döneminde inmiştir. 111 âyettir.
Giriş Tarihi 1027 Son Güncelleme 1027 Müslüman âlemi için mühim bir yere sahip olan Yusuf Suresi, Mekke döneminde indirilmiş ve 111 ayetten oluşmuştur. Surenin başından sonuna kadar tek bir konu anlatılmıştır. Bu özellikteki tek suredir. Yusuf Peygamberin karşılaştığı zorluklar karşısında sabırla ve şükürle duruşunu konu edinmiştir. Yusuf Suresi okunuşu, anlamı, faziletleri de birçok kişi tarafından araştırılır. Yusuf Suresi okumak ve ezberlemek isteyenler doğru yerdeler. Yusuf Suresi Arapça Türkçe okunuşu ve meali! YUSUF SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU 1. Elif lam ra tilke ayatül kitabil mübın 2. İnna enzelnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun 3. Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasası bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihı le minel ğafilın 4. İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkebev veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın 5. Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın 6. Ve kezalike yectebıke rabbüke ve yüallimüke min te'vilil ehadısi ve yütimmü nı'metehu aleyke ve ala ali ya'kube kema etemmeha ala ebeveyke min kablü ibrahıme ishak inne rabbeke alımün hakım 7. Le kad kane fı yusüfe ıhvetihı ayatül lis sailın 8. İz kalu le yusüfü ve ehuhü ehabbü ila ebına minna ve nahnü usbeh inne ebana le fı dalalim mübın 9. Uktülu yusüfe evitrahuhü erday yahlü leküm vechü ebıküm ve tekunu mim ba'dihı kavmen salihıyn 10. Kale kailüm minhüm la taktülu yusüfe ve elkuhü fı ğayabetil cübbi yeltekıthü ba'düs seyyarati in küntüm faılın 11. Kalu ya ebana ma leke la te'menna ala yusüfe inna lehu lenasihun 12. Ersilhü meana ğadey yerta' ve yel'ab ve inna lehu lehafizun 13. Kale innı le yahzününı en tezhebu bihı ve ehafü ey ye'külehüz zi'bü ve entüm anhü ğafilun 14. Kalu le in ekelehüz zi'bü ve nahnü usbetün inna izel le hasirun 15. Fe lemma zehebu bihı ve ecmeu ey yec'aluhü fı ğayabetil cübb ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş'urun 16. Ve cau ebahüm ışaey yebkun 17. Kalu ya ebana inna zehebna nestebiku ve terakna yusüfe ınde metaına fe ekelehüz zi'b ve ma ente bi mü'minil lena ve lev künna sadikıyn 18. Ve cau ala kamısıhı bi demin kezib kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl vallahül müsteanü ala ma tesıfun 19. Ve caet seyyaratün fe erselu varidehüm fe edla delveh kale ya büşra haza ğulam ve eserruhü bidaah vallahü alımün bi ma ya'melun 20. Ve şeravhü bi semenim bahsin derahime ma'dudeh ve kanu fıhi minez zahidın 21. Ve kalellezişterahü mim mısra limraetihı ekrimı mesvahü asa ey yenfeana ev nettehızehu veleda ve kezalike mekkenna li yusüfe fil erdı ve li nuallimehu min te'vılil ehdıs vallahü ğalibün ala emrihı ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun 22. Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ılma ve kezalike neczil muhsinın 23. Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbı ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun 24. Ve le kad hemmet bihı ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ıbadinel muhlesıyn 25. Vestebekal babe ve kaddet kamısahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elım 26. Kale hiye ravedetnı an nefsı ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamısuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibın 27. Ve in kane kamısuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikıyn 28. Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym 29. Yusüfü a'rıd an haza vestağfirı li zembik inneki künti minel hatıın 30. Ve kale nisvetün fil medınetimraetül azızi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fı dalalim mübın 31. Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahıdetim minhünne sikkınev ve kaletıhruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerım 32. Kalet fe zalikünnellezı lümtünnenı fıh ve le kad ravedtühu an nefsihı festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağırın 33. Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'unenı ileyh ve illa tasrif annı keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilın 34. Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semıul alım 35. Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hıyn 36. Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma innı eranı a'sıru hamra ve kalel aharu innı eranı ahmilü fevka ra'sı hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vılih inna nerake minel muhsinın 37. Kale la ye'tiküma taamün türzekanihı illa nebbe'tüküma bi te'vılihı kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemenı rabbı innı teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahırati hüm bil ahırati hüm kafirun 38. Vetteba'tü millete abai ibrahıme ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun 39. Ya sahıbeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahıdül kahhar 40. Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun 41. Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru mir ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan 42. Ve kale lillezı zanne ennehu nacim minhümezkürnı ınde rabbike fe ensahüş şeytanü zikra rabbihı fe lebise fis sicni bid'a sinın 43. Ve kalel melikü innı era seb'a bekaratin simaniy ye'külühünne seb'un ıcafüv ve seb'a sümbülatin hudriv ve uhara yabisat ya eyyühel meleü eftunı fı rü'yaye in küntüm lir rü'ya ta'bürun 44. Kalu adğasü ahlam ve ma nahnü bi te'vılil ahlami bi alimın 45. Ve kalellezı neca minhüma veddekera ba'de ümmetin ene ünebbiüküm bi te'vılihı fe ersilun 46. Yusüfü eyyühes sıddıku eftina fı seb'ı bekaratin simaniy ye'külününne seb'un ıcafüv ve seb'ı sümbülatin hudriv ve ühara yabisatil leallı erciu ilen nasi leallehüm ya'lemun 47. Kale tezraune seb'a sinıne deeba fe ma hasadtüm fezeruhü fı sümbülihı illa kalılem mimma te'külun 48. Sümme ye'tı mim ba'di zalike seb'un şidadüy ye'külne ma kaddemtüm lehünne illa kalılem mimma tuhsınun 49. Sümme ye'tı mim ba'di zalike amün fıhi yüğasün nasü ve fıhi ya'sırun 50. Ve kalel melikü'tunı bih fe lemma caehür rasulü kalercı'ila rabbike fes'elhü ma balün nisvetillatı katta'ne eydiyehünn inne rabbı bi keydihinne alım 51. Kale ma hatbükünne iz ravedtünne yusüfe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su' kaletimraetül azızil ane hashasal hakku ene ravedtühu an nefsihı ve innehu le mines sadikıyn 52. Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın 53. Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahıme rabbı inne rabbı ğafurur rahıym 54. Ve kalel melikü'tunı bihı estahlıshü li nefsı fe lemma kellemehu kale innekel yevme ledeyna mekınün emın 55. Kalec'alnı ala hazainil ard innı hafıyzun alım 56. Ve kezalike mekkenna li yusüfe fil ard yetebevveü minha haysü yeşa' nüsıybü bi rahmetina men neşaü ve la nüdıy'u ecral muhsinın 57. Ve le ecrul ahırati hayrul lillezıne amenu ve kanu yettekun 58. Ve cae ıhvetü yusüfe fe dehalu aleyhi fe arafehüm ve hüm lehu münkirun 59. Ve lemma cehhezehüm bi cehazihim kale'tunı bi ehıl leküm min ebıküm ela teravne ennı ufil keyle ve ene hayrul münzilın 60. Fe il lem te'tunı bihı fe la keyle leküm ındı ve la takrabun 61. Kalu senüravidü anhü ebahü ve inne le faılun 62. Ve kaleli fityanihic'alu bidaatehüm fı rihalihim leallehüm ya'rifuneha izenkalebu ila ehlihim leallehüm yarciun 63. Fe lemma raceu ila ebıhim kalu ya ebana münia minnel keylü fe ersil meana ehana nektel ve inna lehu lehafizun 64. Kale hel amenüküm aleyhi illa kema emintüküm ala ehıyhi min kabl fellahü hayrun hafizav ve hüve erhamür rahımın 65. Ve lemma fetehu metaahüm vecedu bidaatehüm ruddet ileyhim kalu ya ebana ma nebğıy hazihı bidaatüna ruddet ileyna ve nemıru ehlena ve nahfezu ehana ve nezdadü keyle beıyr zalike keylüy yesır 66. Kale len ürsilehu meaküm hatta tü'tuni mevsikam minellahi lete'tünnenı bihı illa ey yühata biküm fe lemma atevhü mevsikahüm kalellahü ala ma nekulü vekıl 67. Ve kale ya beniyye la tedhulu mim babiv vahıdiv vedhulu min ebvabim müteferrikah ve ma uğnı anküm minellahi min şey' inil hukmü illa lillah aleyhi tevekkelt ve aleyhi fel yetevekkelil mütevekkilun 68. Ve lemma dehalu min haysü emerahüm ebuhüm ma kane yuğnı anhüm minellahi min şey'in illa laceten fı nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ılmil lima allemnahü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun 69. Ve lemma dehalu ala yusüfe ave ileyhi ehahü kale innı ene ehuke fe la tebteis bima kanu ya'melun 70. Fe lemma cehhezehüm bi cehazihim ceales sikayete fı rahli ehıyhi sümme ezzene müezzinün eyyetühel ıyru inneküm le sarikun 71. Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkıdun 72. Kalu nefkıdü suvaal meliki ve li men cae bihı hımlü beıyriv ve ene bihı zeıym 73. Kalu tellahi le kad alimtüm ma ci'na li nüfside fil erdı ve ma künna sarikıyn 74. Kalu fe ma cezaühu in küntüm kazibın 75. Kalu cezaühu mev vücide fı rahlihı fe hüve cezaüh kezalike necziz zalimın 76. Fe bedee bi ev'ıyetihim kable viai ehıyhi sümmestahraceha min viai ehıyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye'huze ehahü fı dınil melikı illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa' ve fevka külli zı ılmin alım 77. Kalu iy yesrık fe kad seraka ehul lehu min kabl fe eserraha yusüfü fı nefsihı ve lem yübdiha lehüm kale entüm şerrum mekana vallahü a'lemü bima tesıfun 78. Kalu ya eyyühel azızü inne lehu eben şeyhan kebıran fe huz ehadena mekaneh inna nerake minel muhsinın 79. Kale meazellahi en ne'huze illa mev vecedna metaana ındehu inna izel le zalimun 80. Fe lemmestey'esu minhü halesu neciyya kale kebıruhüm e lem ta'lemu enne ebaküm kad ehaze aleyküm mevsikam minellahi ve min kablü ma ferrattüm fı yusüf fe len ebrahal erda hatta ye'zene lı ebı ev yahkümellahü lı ve hüve hayrul hakimın 81. İrciu illa ebıküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma künna lilğaybi hafizıyn 82. Ves'elil karyetelletı künna fıha vel ıyralletı akbelna fıha ve inna lesadikun 83. Kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl asellahü ey ye'tiyenı bihim cemıa innehu hüvel alımül hakım 84. Ve tevella anhüm ve kale ya esefa ala yusüfe vebyaddat aynahü minel huzni fe hüve kezıym 85. Kalu tellahi tefteü tezküru yusüfe hatta tekune haradan ev teküru yusüfe hatta tekune haradan ev tekune minel halikın 86. Kale innema eşku bessı ve huznı ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun 87. Ya beniyyezhebu fe tehassesu miy yusüfe ve ehıyhi ve la tey'esu mir ravhıllahi illel kavmül kafirun 88. Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyühel azızü messena ve ehlened durru ve ci'na bi bidaatim müzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynav innellahe yeczil mütesaddikıyn 89. Kale hel alimtüm ma fealtüm bi yusüfe ve ehıyhi iz entüm cahilun 90. Kalu einneke le ente yusüf kale ene yusüfü ve haza ehıy kad mennellahü aleyna innehu mey yettekı ve yasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın 91. Kalu tellahi le kad aserakellahü aleyna ve in künna le hatıın 92. Kale la tesrıbe aleykümül yevm yağfirullahü leküm ve hüve erhamür rahımın 93. İzhebu bi kamısıy haza fe elkuhü ala vechi ebı ye'ti besıyra ve'tunı bi ehliküm ecmeıyn 94. Ve lemma fesaletil ıyru kale ebuhüm innı le ecidü rıha yusüfe lev la en tüfennidun 95. Kalu tellahi inneke le fı dalalikel kadım 96. Fe lemma en cael beşıru elkahü ala vechihı fertedde besıyra kale elem ekul leküm innı a'lemü minellahi ma la ta'lemun 97. Kalu ya ebanestağfir lena zünubena inna künna hatıın 98. Kale sevfe estağfiru leküm rabbı innehu hüvel ğafurur rahıym 99. Fe lemma dehalu ala yusüfe ava ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu mısra in şaellahü aminın 100. Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti haza te'vılü rü'yaye min kablü kad cealeha ribbı hakka ve kad ahsene bı iz ahracenı mines sicni ve cae biküm minel bedvi mim ba'di en nezeğaş şeytanü beynı ve beyne ıhvetı inne rabbı latıyfül lima yeşa' innehu hüvel alımül hakım 101. Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te'vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn 102. Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun 103. Ve ma ekserun nasi ve lev haraste bi mü'minın 104. Ve ma tes'elühüm aleyhi min ecr in hüve illa zikrul lil alemın 105. Ve keeyyim min ayetin fis semavati vel erdı yemürrune aleyha ve hüm anhü mu'ridun 106. Ve ma yü'minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun 107. E fe eminu en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağtetev ve hüm la yeş'urun 108. Kul hazihı sebılı ed'u ilellahi ala besıyratin ene ve menittebeanı ve sübhanellahi ve ma ene minel müşrikın 109. Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrul lillezınettekav e fe la ta'kılun 110. Hatta izestey'eser rusülü ve zannu ennehüm kad küzibu caehüm nasruna fe nücciye men neşa' ve la yüraddü be'süna anil kavmil mücrimın 111. Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane hadısey yüftera ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun YUSUF SURESİ TÜRKÇE ANLAMI 1 - Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar sana o açık seçik kitabın âyetleridir. 2 - Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik. 3 - Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu. 4 - Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki "Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm." 5 - Babası "Yavrucuğum! "dedi, "rüyanı kardeşlerine anlatma. Sonra sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan insanın açıkça düşmanıdır." 6 - "Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim'e ve İshak'a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir." 7 - Andolsun ki, Yusuf ve kardeşleri kıssasında soranlara ibret alacak âyetler vardır. 8 - Hani demişlerdi ki "Yusuf ve kardeşi Bünyamin babamıza bizden daha sevgili, biz ise güçlü ve tutkun bir grubuz. Doğrusu, babamız belli ki, çok açık bir yanılgı içindedir." 9 - "Yusuf'u öldürün, ya da bir yere atın ki, babanızın yüzü sevgisi size kalsın, sonra yine salih bir kavim olursunuz." 10 - İçlerinden bir söz sahibi şöyle dedi "Yusuf'u öldürmeyin, bir kuyunun dibine bırakın da ordan geçen kafilenin biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın." 11 - Dediler ki "Ey babamız! Sen bize Yusuf için neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini istiyoruz." 12 - "Yarın onu bizimle beraber gönder de gezsin, oynasın. Kesinlikle biz onu koruruz." 13 - Babaları dedi ki "Onu götürmeniz beni üzer, korkarım ki onu kurt yer de sizin haberiniz bile olmaz." 14 - Dediler ki "Vallahi biz böyle güçlü kuvvetli bir topluluk iken, buna rağmen onu kurt yerse, o zaman biz kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olmuş oluruz." 15 - Nihayet kardeşleri, Yusuf'u alıp götürdüler ve kuyunun dibine bırakmaya topluca karar verdiler. Biz de ona şöyle vahyettik "Andolsun ki, sen onlara ilerde hiç beklemedikleri bir sırada bu yaptıklarını haber vereceksin". 16 - Ve yatsı vakti, ağlayarak babalarına geldiler. 17 - Dediler ki "Ey babamız! Biz gittik, aramızda yarış yapıyorduk. Yusuf'u da eşyamızın yanına bırakmıştık. Bir de baktık ki, onu kurt yemiş. şu anda biz doğru da söylesek, yine de sen bize inanacak değilsin." 18 - Bir de gömleğinin üzerinde yalandan bir kan getirmişlerdi. Babaları dedi ki "Hayır, nefisleriniz aldatmış da size bir iş yaptırtmış. Artık bana güzel bir sabır gerekiyor. Bu anlattıklarınıza karşılık yardımına sığınılacak olan ancak Allah'dır." 19 - Daha sonra bir kafile gelmiş, sucularını da göndermişlerdi. Vardı, kovasını kuyuya saldı, "Müjde hey, müjde! İşte bir çocuk!" dedi. Ve onu satılık bir mal olarak gizleyip korudular. Allah ise onların ne yapacaklarını biliyordu. 20 - Ve onu düşük bir değerle birkaç dirheme sattılar. Ona fazla önem vermemişlerdi. 21 - Onu satın alan Mısırlı, eşine dedi ki "Buna güzel bak. Bize faydalı olabilir, ya da evlat ediniriz." Yusuf'u böylece oraya yerleştirdik. Ona rüyaların tabirini de öğrettik. Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. 22 - O, tam erginlik çağına gelince, kendisine ilim ve hüküm verdik. İşte biz, güzel iş yapanları böyle mükafatlandırırız. 23 - Derken, evinde bulunduğu hanım, onun nefsinden murad alıp yararlanmak istedi. Kapıları kilitledi ve "Haydi beri gel!" dedi. Yusuf "Allah'a sığınırım! Muhakkak ki, o kocan, benim efendim, bana çok güzel baktı. Doğrusu zalimler hiç iflah olmazlar" dedi. 24 - O hanım, ona gerçekten niyeti bozmuştu. Eğer Rabbinin burhanını görmese idi. Yusuf da ona özenip gitmişti. Aslında ondan fuhşu ve fenalığı uzak tutalım diye böyle olmuştu. Çünkü o bizim ihlasa erdirilmiş kullarımızdan biriydi. 25 - İkisi de kapıya koştular. Hanım, onun gömleğini arkadan yırttı. Ve kapının yanında hanımın efendisiyle karşı karşıya geldiler. Hanım hemen dedi ki "Senin eşine fenalık yapmak isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya acı bir azaba uğratılmaktan başka ne olabilir?" 26 - Yusuf "kendisi benden yararlanmak istedi" dedi. Hanımın akrabasından biri de şöyle şahitlik etti "Eğer gömleği önden yırtılmış ise hanım doğru söylemiştir, o zaman bu, yalancılardandır." 27 - "Yok eğer gömleği arkadan yırtılmış ise hanım yalan söylemiştir, o zaman bu doğru söyleyenlerdendir." 28 - Ne zaman ki, gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu gördü, o zaman dedi ki "Bu iş, siz kadınların tuzağındandır. Gerçekten de sizin tuzağınız çok büyüktür". 29 - "Yusuf! Sakın sen bundan bahsetme! Kadın! Sen de günahından dolayı istiğfar et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun". 30 - Şehirde bazı kadınlar da "Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli..." dediler. 31 - Azizin karısı, onların gizliden gizliye dedikodu yaydıklarını işitince, onlara davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazırladı. Her birine bir bıçak verdi, beri taraftan da Yusuf'a "çık karşılarına" dedi. Görür görmez hepsi onu gözlerinde çok büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. Dediler ki "Hâşâ! Allah için, bu bir insan değil, olsa olsa yüce bir melektir." 32 - "İşte" dedi, "bu gördüğünüz, beni hakkında kınadığınız gençtir. Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de o, namuslu davrandı. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak zindana atılacak ve kesinlikle zelillerden olacaktır". 33 - Yusuf dedi ki "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik edenlerden olurum". 34 - Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul buyurdu da ondan onların tuzaklarını bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle işiten, hakkiyle bilendir. 35 - Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de Yusuf'u bir süre için zindana atma düşüncesi ağır bastı. 36 - Zindana onunla birlikte iki delikanlı daha girdi. Birisi dedi ki "Rüyada kendimi şarap sıkarken gördüm". Öteki de dedi ki "Ben de başımın üstünde ekmek taşıdığımı, kuşların da ondan yediğini gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz." 37 - Yusuf dedi ki "Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun tabirini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği ilimlerdendir. Çünkü ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir kavmin dinini terkettim." 38 - "Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lutfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler." 39 - "Ey benim zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok tanrılar mı daha hayırlı, yoksa herşeye hakim ve galip olan bir tek Allah mı?" 40 - "Sizin Allah'ı bırakıp da o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız için Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir O, size, kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." 41 - "Ey benim zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine yine şarap sunacak. Diğeri de asılacak, kuşlar başından yiyecekler. İşte öğrenmek istediğiniz iş böylece halloldu." 42 - Yusuf, hapisten kurtulacağına inandığı o ikiden birine dedi ki "Beni efendinin yanında an". Benden söz et ki, beni kurtarsın. Fakat Şeytan, ona, efendisinin yanında anmayı unutturdu. Bu yüzden Yusuf, daha yıllarca zindanda kaldı. 43 - Bir gün melik hükümdar dedi ki "Ben rüyamda yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Siz rüya tabir edebiliyorsanız benim bu rüyamın tabirini bana bildirin." 44 - Dediler ki "Rüya dediğin şey karmakarışık hayallerdir. Biz ise böyle karışık hayallerin yorumunu bilemeyiz." 45 - O ikiden kurtulmuş olanı nice zamandan sonra hatırladı da dedi ki "Ben size o rüyanın tabirini haber veririm, hemen beni gönderin." 46 - "Ey Yusuf, ey doğru sözlü! Bize şunu hallet Yedi semiz ineği, yedi cılız inek yiyor. Ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak. Umarım ki, o insanlara doğru cevap ile dönerim, onlar da senin kadrini bilirler." 47 - Dedi ki "Yedi sene eskisi gibi ekeceksiniz, biçtiklerinizi başağında bırakınız, biraz yiyeceğinizden başka. " 48 - "Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek, önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacağınızdan başkasını yiyip bitirecek." 49 - "Sonra da onun arkasından yağışlı bir sene gelecek ki, halk onda sıkıntıdan kurtulacak, üzüm, zeytin gibi mahsülleri sıkıp faydalanacak." 50 - O hükümdar "Onu bana getirin" dedi. Emir üzerine Yusuf'a gönderilen adam yanına gelince, Yusuf ona dedi ki "Haydi efendine geri dön de, ona sor bakalım, o ellerini kesen kadınların maksatları ne imiş? Hiç şüphe yok ki, Rabbim, onların oyunlarını çok iyi bilir." 51 - Hükümdar, o kadınlara "Derdiniz neydi ki, o vakit Yusuf'un nefsinden murad almaya kalktınız?" dedi. Onlar "Hâşâ, Allah için, biz onun aleyhinde hiçbir fenalık bilmiyoruz" dediler. Aziz'in, karısı da "Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Aslında onun nefsinden ben murad almak istedim. O ise şeksiz şüphesiz doğrulardandır" dedi. 52 - Yusuf dedi ki İşte bu şunun içindir Bilsin ki, ben ona arkasından hainlik etmedim. Gerçekten Allah hainlerin hilesini başarıya ulaştırmaz. 53 - Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder. Ancak Rabbimin rahmetiyle yarlığadığı müstesna. Muhakkak ki, Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir. 54 - Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim." Sonra onunla konuşunca da "Sen bugün yanımızda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin" dedi. 55 - O da, ona dedi ki "Beni bu ülkenin hazineleri üzerine getir. Çünkü iyi korurum, iyi bilirim." 56 - Ve işte biz böylece Yusuf'u o yerde temkin ettik yerleştirdik. Neresinde isterse orada makam tutuyordu. Biz rahmetimizi dilediğimize nasip ederiz. Ve iyilik edenlerin mükafatını zayi etmeyiz. 57 - İman edip takva yolunu tutanlar için elbette ahiret mükafatı daha hayırlıdır. 58 - Bir gün Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler ve onun yanına girdiler. O, onları görür görmez tanıdı, oysa onlar onu tanıyamamışlardı. 59 - Ne zaman ki onların bütün hazırlıklarını tamamladı, o zaman dedi ki "Babanızdan olan öbür kardeşinizi de bana getirin. Görüyorsunuz ya, ben ölçeği tam ölçüyorum ve ben konukseverlerin en hayırlısıyım." 60 - "Siz eğer onu bana getirmezseniz, bir daha size hiç kile yok, bir ölçek bile zahire alamazsınız yanıma da yaklaşmayın". 61 - Dediler ki "Onun için babasından izin almaya çalışacağız. Her hâlü kârda bunu yapacağz." 62 - Yusuf bir taraftan da adamlarına tenbih etti "Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerinin yanına dönünce farkına varırlar ve belki yine gelirler" dedi. 63 - Böylece dönüp babalarına geldikleri vakit, dediler ki "Ey babamız! Bizden ölçek menedildi bize zahire verilmeyecek. Bu kere kardeşimizi de bizimle gönder ki, ölçek alabilelim. Biz onu kesinlikle koruyacağız." 64 - Babaları dedi ki "Ben onu size nasıl emanet ederim? Ya bundan önce kardeşini emanet ettiğimde olan gibi olursa! En hayırlı koruyucu Allah'dır ve O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." 65 - Derken yüklerini açtılar ve sermayelerini kendilerine geri verilmiş olarak buldular. Dediler ki "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte sermayelerimiz de bize iade edilmiş. Bununla yine ailemize zahire alır getiririz, kardeşimizi de koruruz, üstelik bir yük daha fazla zahire alırız. Zaten bu aldığımız pek az bir zahiredir." 66 - Babaları dedi ki "Hepiniz çaresiz kalmadıkça onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah'dan bir yemin vermedikçe, onu, kesinlikle sizinle göndermem". Onlar da Allah'a and içerek babalarına söz verince, babaları dedi ki "Bu söylediklerinize Allah vekildir". 67 - Ve dedi ki "Ey yavrularım! şehre hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah'ın takdirini sizden engelleyemem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler." 68 - Ne zaman ki, şehre vardılar, o zaman babalarının kendilerine emrettiği şekilde girdiler. Gerçi bu şekilde girmeleri onlar hakında Allah'ın takdir ettiği hiçbir şeyi önleyemezdi, bu sadece Yakub'un içinden geçirdiği bir isteğin yerine getirilmesi oldu. Şüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. 69 - Yusuf'un yanına girdikleri vakit, o, kardeşini Bünyamin'i yanında alıkoydu. Dedi ki "Bilesin, ben, senin kardeşinim! İşte bundan dolayı onların yapacaklarına sakın üzülme!" 70 - Sonra onların bütün hazırlıklarını görünce, su kabını kardeşinin yükünün içine koydu. Sonra bir tellal şöyle bağırdı "Hey kervan! Siz hırsızsınız, hırsız!" 71 - Bunlara döndüler de dediler ki "Ne arıyorsunuz? 72 - Onlar da dediler ki "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir". 73 - "Allah'a yemin ederiz ki," dediler, "Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz." 74 - "Peki yalancı çıkarsanız onun hırsızlık edenin cezası nedir?" dediler. 75 - "Kimin yükünde çıkarsa, o kendisi onun cezasıdır. Biz zalimlere işte böyle ceza veririz." 76 - Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin eşyalarından önce onların eşyalarını aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünün içinden çıkardı. İşte Yusuf'a biz böyle bir oyun öğrettik. Melikin kanunlarına göre, kardeşini alıkoymasına imkan yoktu. Ancak Allah dilerse o başka. Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstünde bir başka bilen vardır. 77 - Dediler ki "Eğer o çalmışsa, daha önce bunun kardeşi de çalmıştı". O vakit Yusuf bunu içine attı, onlara hiç belli etmeden "Siz çok fena bir mevkidesiniz, ne sıfat verdiğinizi Allah çok iyi biliyor" dedi. 78 - Dediler ki "Ey vezir! Emin ol ki, bunun çok yaşlı bir babası var. Onun için yerine birimizi al. Gerçekten de biz seni iyilik edenlerden görüyoruz." 79 - O dedi ki "Eşyamızı yanında bulduğumuzdan başkasını tutuklamaktan Allah korusun. Çünkü öyle yaparsak zalimlerden oluruz." 80 - Ne zaman ki, onlar, onu kurtarmaktan ümit kestiler, o zaman fısıldaşarak oradan uzaklaştılar. Büyükleri dedi ki "Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yusuf konusunda ettiğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık burdan ayrılmam. Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır." 81 - "Siz dönün de babanıza deyin ki Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa gaybın bekçileri değiliz." 82 - "Hem orada bulunduğumuz şehir halkına, hem içinde bulunduğumuz kervana sor. Ve emin ol ki, biz kesinlikle doğru söylüyoruz." 83 - Babaları dedi ki "Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir." 84 - Ve onlardan yüz çevirdi de "Ey Yusuf'un ateşi, yetti artık, yetti!" dedi. Ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık yutkunuyor da yutkunuyordu. 85 - Dediler ki "Hâlâ Yusuf'u sayıklayıp duruyorsun. Allah'a yemin ederiz ki, sonunda eriyip gideceksin, tükenip helak olacaksın. Hayret doğrusu!" 86 - Dedi ki "Ben hüznümü, kederimi ancak Allah'a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim." 87 - "Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez." 88 - Sonra Mısır'a gidip onun huzuruna girince, dediler ki "Ey şanlı vezir! Biz ve çoluk çocuğumuz sıkıntı içindeyiz. Pek az bir sermaye ile geldik. Sen bize yine ölçek zahire ver, ayrıca sadaka da ihsan eyle. Çünkü Allah sadaka verenleri muhakkak mükafatlandırır." 89 - O dedi ki "Siz cahilliğinizde Yusuf'a ve kardeşine ne yaptığınızı biliyor musunuz?" 90 - Onlar "Yoksa sen, sahiden Yusuf musun?" dediler. O da "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim" dedi, "Doğrusu Allah, bizi, lutfuyla nimetlendirdi. Gerçekten de kim Allah'dan korkar ve sabrederse, Allah, muhakkak ki, güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez." 91 - Dediler ki "Allah'a yemin olsun, Allah seni bize üstün kıldı. Biz gerçekten de büyük hata işlemiştik". 92 - Yusuf dedi "Bugün size bir ayıplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, mağfiretiyle bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." 93 - Alın şu gömleğimi götürün de babamın yüzüne sürün, gözü açılır. Ve bütün ailenizle toplanıp bana gelin." 94 - Ne zaman ki, kafile Mısır'dan ayrıldı, öteden babaları dedi ki "Eğer bana bunak demezseniz, doğrusu ben Yusuf'un kokusunu alıyorum." 95 - Dediler ki "Vallahi sen hâlâ o eski şaşkınlığındasın." 96 - Fakat ne zaman ki, gerçekten müjdeci geldi, gömleği Yakub'un yüzüne koydu, hemen gözü açıldı. "Ben size demedim mi, ben Allah'dan sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi. 97 - Dediler ki "Ey babamız, bizim için Allah'a istiğfar eyle. Biz gerçekten büyük günah işlemiştik." 98 - Dedi ki "Sizin için Rabbimden ilerde bağışlanma dileyeceğim. Şüphesiz o çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. 99 - Ne zaman ki, onlar Yusuf'un yanına vardılar, işte o zaman Yusuf anasını ve babasını kucakladı, yanına aldı ve "Buyurun Allah'ın dilemesiyle güven içinde Mısır'a girin" dedi. 100 - Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki "İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir." 101 - "Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, benim canımı müslüman olarak al ve beni salih kulların arasına kat!" {*} Hasılı, ne zaman ki, Yusuf'a vardılar, yani Yusuf'un daha önce kardeşlerine tenbih edip istediği gibi, başta babaları olmak üzere bütün aile bireyleri topluca Mısır'a gelip Yusuf'un yanına vardılar. Rivayet olunur ki, Yusuf ve Melik, yanlarında dört bin asker, birtakım devlet adamları ve Mısır halkından çok sayıda insan, gelen kafileyi karşılamaya çıkmışlardı. Yakub Aleyhisselam, oğlu Yahuda'ya dayanarak yürüyordu, karşıdan gelen kafileye ve atlılara bakıp, "Ey Yahuda, şu karşıdaki adam Mısır'ın Firavun'u mu?" diye sordu. O da "Hayır, Firavun değil, oğlun" dedi. Yaklaştıkları zaman Yusuf'dan önce Yakup selam verdi ve "Selam sana ey hüzünleri gideren" dedi{*}ilh. 102 - İşte bu, sana vahiyle bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar yapacaklarına karar verip mekir oyun yaparlarken sen yanlarında değildin. 103 - Sen ne kadar şiddetle arzulasan da, insanların çoğu iman edecek değildir. 104 - Buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir öğüttür. 105 - Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler. 106 - Onların çoğu şirk koşmadan Allah'a iman etmezler imanlarına az çok bir şirk karıştırırlar. 107 - Yoksa bunlar Allah'ın azabından hepsini saracak bir felaket gelmesinden veya farkında değillerken ansızın başlarına kıyametin kopuvermesinden güven içinde midirler? 108 - De ki İşte benim yolum budur; basiret üzere Allah'a davet ediyorum. Ben ve bana uyanlar işte böyleyiz. Ben Allah'ı tesbih ederim ve ben müşriklerden değilim. 109 - Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de o memleketlerin halkındandı, onlar da kendilerine vahiy verdiğimiz birtakım erkeklerden başkası değillerdi. Şimdi o yerlerde şöyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bir baksalar ya!... Elbette ahiret yurdu müttakiler için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? 110 - Nihayet peygamberleri onların iman etmelerinden ümit kesecek hale gelince ve kendilerinin yalancı durumuna düştüklerini sanınca, onlara yardımımız geldi, yetişti; dilediklerimiz kurtarıldı. Suçlular topluluğundan bizim azabımız geri çevrilemez. 111 - Gerçekten de onların kıssalarında üstün akıllılar için bir ibret vardır. Bu Kur'ân uydurulmuş herhangi bir söz değildir. Lâkin kendisinden önce gelen kitapların tasdiki her şeyin ayrıntılarıyla açıklayıcısı ve iman edecek bir kavim için hidayet ve rahmettir. YUSUF SURESİ FAZİLETLERİ Yusuf Suresinin son âyetinde yüce Allah şöyle buyurmaktadır "Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır." Hz. Yûsuf'un kıssası hakkında da şöyle buyurmuştur "Andolsun ki Yûsuf ve kardeşlerinde, almak isteyenler için ibretler vardır" Yûsuf 12/7. YUSUF SURESİ KONUSU Yusuf Suresi ilk üç ayetinde Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri olduğu, Kur'an'ın Arap diliyle indirildiği ve bu sûrede kıssaların en güzelinin anlatılacağından bahsedilmiştir. Bu üç ayetin ardından Yusuf Peygamberin zorluklarla dolu hayatından ve yaşadıkları karşısında büyük sabırla duruşu anlatılmıştır. İşte Yusuf Suresi meali, Türkçe anlamı, Arapça yazılışı ve okunuşu. Ezberlemek İsteyenler İçin Diğer Sureler Şöyle; Ayetel Kürsi Fatiha Suresi Felak Suresi Fetih Suresi Nas Suresi Kadir Suresi Tebbet Suresi Fil Suresi Duha Suresi Yasin Suresi Vakıa Suresi Mülk Suresi İnşirah Suresi
hamileyken yusuf suresi okumanın faydaları