. Sadaka ile ilgili hadisler Yüce Allah cc. Hazretlerinin izniyle Sadaka vermek insanları türlü belalardan korur, bir tebessüm bile sadakadır ki; insanlara aşağıda Peygamber sav. efendimizin hadislerinde geçen bir çok yararı olacaktır. Konumuzda Resulullah sav’in sadaka hakkında bulabildiğimiz hadislerini aşağıya sıralamaya çalıştık. Çok değerli hadislerin hayatımıza yön vermesi dileklerimizle. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri platformu Sadaka ile ilgili Hadisler En faziletli sadaka, aç bir karnı doyurmandır. Beyhaki, Şuabü’l-İman Sadaka kötü ölüme mani olur. Ahmet Müsned Gizli sadaka, Rabbin gazabını söndürür. Sünen-i Tirmizi Sadaka veya zekat bir mala karışırsa, mutlaka onu bozar. Yani sadaka veya zekat bir malın içerisinden ayrılmaz, bilakis içerisinde bırakılırsa; o malı helak eder. Bezzar Sadaka vermekle mal eksilmez, affedenin Allahü Teala ancak şerefini artırır. Allah Rızası için mütevazi olan kimseyi muhakkak Allahü Teala yükseltir. Sahih-i Müslim Kıyamet günü hesabı görülünceye kadar herkes sadakasının gölgesinde olacaktır. Sahih-i İbn-i Hibban Birinizin ipini alıp dağa giderek odun toplaması, satıp yemesi ve sadaka vermesi, insanlardan istemesinden elbette hayırlıdır. Müttefekun aleyh Sahih-i Buhari ve Müslim Üzüntüleri ve sıkıntıları sadakalarla telafi ediniz. Böyle yaparsanız Allah sizin sıkıntılarınızı giderir, düşmanlarınıza karşı size yardım eder, şiddet ve sıkıntı anında ayaklarınıza sabit kılar. Müslüman bir kimse sevabını Allah’tan ümit ederek ailesinin ihtiyaçlarına harcarsa bu onun için sadaka olur. Müttefekun aleyh Sahih-i Buhari ve Müslim En faziletli sadaka bir müslümanın ilim öğrenmesi, sonra da onu Müslüman kardeşine öğretmesidir. Sünen-i İbn-i Mace Mirac gecesi cennetin bir kapısında, Sadaka vermenin bire on misli sevabı, borç vermenin ise bire on sekiz misli sevabı vardır.’ Diye yazılmış olduğunu gördüm. Sünen-i İbn-i Mace Kişinin hayatında iken bir dirhem az bir para sadaka vermesi, ölümü anında ölmek üzere iken yüz dinar altın lira sadaka vermesinden hayırlıdır. Sünen-i Ebu Davud Mallarınızı zekatla koruyunuz, hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz, belaları da dua ile karşılayınız. Beyhaki, Şuabü’l-İman Sadakanın en faziletli olanı Ramazanda Ramazan ayında verilendir. Feyzü’l-Kadir Sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları siler. Sünen-i Tirmizi İsraf ve kibir karıştırmadan yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz. Sünen-i İbn-i Mace Bir hurma tanesi de olsa, sadaka olarak verin; çünkü o, az da olsa açlığı dindirir ve suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder. İbni Mübarek Hastalarınızı sadakayla tedavi edin. Sadaka, her hastalığı ve belayı defeder. Beyheki Gizli açık çok sadaka verin ki, rızkınız bollaşsın, yardıma mazhar olun ve duanız kabul edilsin. İbni Mace İlmi olan ilminden, malı olan malından sadaka versin. İbni Sünni İyilik ömrü artırır, sadaka günahları giderir ve kötü ölümden korur. Taberani Sadaka kibri yok eder. Tirmizi Sadaka verenin rızkı artar ve duası kabul olur. İbni Mace Sadaka vermeye engel olana, lanet olsun. Isfahanı Sadaka, kabir azabından korur. Kıyamette de himaye altına alır. Beyheki Sıkıntılarınızı sadakayla önleyin. Deylemi Suyun ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da günahları yok eder. Tirmizi Sadaka vermekle mal eksilmez. O halde sadaka verin! İ. Ahmed Sadaka malı artırır. Öyleyse sadaka verin. İbni Ebiddünya Sadaka 70 çeşit belayı önler. Bunların en hafifi cüzzam ve barastır. Hatib Sadaka şeytanın belini kırar. Deylemi Sadaka ile ilgili hadisler resimli Sıkıntılarınızı sadakayla önleyin. Deylemi Gizli verilen sadaka, Allah’ın gazabını söndürür. Beyheki Sırf Allah rızası için sadaka verene, kıyamette Allahü teâlâ, “Ey kulum, sen benim rızamı gözettin, ben de seni hakir etmem ve vücudunu Cehenneme haram kılarım. Haydi, Cennete istediğin kapıdan gir” buyurur. Deylemi Az da olsa sadaka verin. Parayı saklayıp vermeyene, Allah da ihsanını keser. Müslim Rızkının bol olmasını isteyen sadaka versin. Deylemi Sadaka vererek rızkınızı bollaştırın. Beyheki Sadaka malı çoğaltır. İbni Adiy Sadaka vermede acele edin; çünkü bela, sadakayı geçemez. Taberani, Beyheki Sadaka verin. Çünkü sadaka Cehennemden kurtuluşunuza sebep olur. Taberani Bir hurma tanesi de olsa, sadaka olarak verin; çünkü o, az da olsa açlığı dindirir ve suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder. İbni Mübarek Güne başlarken sadaka vermek, felaketleri önler. Deylemi Sadaka, nafile oruç tutmaktan daha faziletlidir. Beyheki Sevabı Müslüman ana babasına niyet edilerek verilen sadakanın sevabı, onlara da gider, kendi sevabından da bir şey eksilmez. Taberani Sadaka olarak verilen bir parça ekmek, Allah katında Uhud dağı kadar büyür. Taberani Sadaka ile ilgili hadisler konumuzdan sonra sitemizde mevcut sadaka ile ilgili konularımıza aşağıdaki linklerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz… Semih YAŞAR Fıtır sadakası ile ilgili hadisler Sadaka ile ilgili ayetler Yirmibin Altın Sadaka ile ilgili hikaye Sadaka ile ilgili sözler Sadaka ile ilgili atasözleri
Selam Dostlarım, konumuzda Sadaka ile ilgili ayetler, Sadaka ile ilgili ayet ve hadisler, Zekat ve sadaka ile ilgili ayetler kısa, Sadaka ile ilgili ayetler Diyanet, Sadaka ile ilgili ayet Meali, Sadaka-i cariye ile ilgili ayetler, Zekat ve sadaka ile ilgili ayetler, Zekât ve sadaka ile ilgili ayet mealleri paylaşmaya çalışacağız. Faydalı olması dileğimizdir. Sizler için hazırladığımız bu konumuzda Yüce Allah cc. Hazretlerinin Yüce kitabı Kur’an’da Sadaka konusunda bulduğumuz ayetlerinin meallerini yazmaya çalıştık. Yüce Allah’ın emirlerini yerine getirmeye çalışan biz müslümanlar Yüce Kitapta bize emredilen şeyleri öğrenmeye çalışmalı ve hayatımızda uygulamaya özen göstermeliyiz. Müslüman cahil olmaz, araştırıp öğrenmelidir. Aşağıda Sadaka vermek ile ilgili ayetlerin mealleri yazılmıştır. Eksik ve hata yapmak insanların özelliğidir. Hata ve kusurumuz olursa Rabbim teala hazretleri bizleri bağışlasın.. Amin. Sadaka hakkında yüce Allah cc. hazretleri şöyle buyurmaktadır; / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur. Sadaka ile ilgili Ayetler Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi emredenlerinki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsa, yakında ona büyük bir mükafat vereceğiz. Nisa suresi Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz eğer bilirseniz sizin için, daha hayırlıdır. Bakara suresi – Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez. Bakara suresi – Sadakalarınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir. Bakara suresi – Sadaka ile ilgili ayetler Sadakanın ne şekilde verilmesinin güzel olduğunu açıklayan ayet; Sadakaları açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki, Allah, her ne yaparsanız hepsinden haberdardır. Bakara suresi – Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek siziniçin yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamıyacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki, Allah sadakalarınıza muhtaç değildir ve hamde layık olandır. Bakara suresi – Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah’a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez. Bakara suresi – Bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından eza ve gönül bulantısı gelecek bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, halimdir, yumuşak davranır. Bakara suresi – Hac ve umreyi de Allah için tamam yapın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bununla beraber bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olana veya başından bir rahatsızlığı bulunana tıraş için oruç veya sadaka yahut da kurbandan ibaret bir fidye gerekir. Engellemeden kurtulduğunuz zaman da her kim hacca kadar umre ile sevab kazanmak isterse, ona da kolayına gelen bir kurban gerekir. Bunu bulamayana ise üç gün hacda, yedi de döndüğünüzde ki tam on gün oruç tutması lazım gelir. Bu hüküm, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah’ın azabı gerçekten çok şiddetlidir. Bakara suresi – Sadaka ile ilgili ayetler konumuzdan sonra sitemizde mevcut sadaka ile ilgili konularımıza aşağıdaki linklerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz… Semih YAŞAR Zekat ile ilgili ayetler Sadaka ile ilgili hadisler Sadaka ile ilgili sözler Fıtır sadakası ile ilgili hadisler Sadaka ile ilgili atasözleri
Sadaka ile ilgili ayetler 61 kayıt Bakara / 83. Ayet وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ لَا تَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ اِلَّا قَل۪يلًا مِنْكُمْ وَاَنْتُمْ مُعْرِضُونَ Hani biz, İsrâiloğulları’ndan “Sadece Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunacaksınız!” diye söz almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı hakkıyla kılın, zekâtı verin!” diye emretmiştik. Sonra sizden pek azı müstesna, sözünüzden döndünüz ve hâlâ yüz çevirmeye devam ediyorsunuz. Bakara / 177. Ayet لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır. Bakara / 261. Ayet مَثَلُ الَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ ف۪ي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍۜ وَاللّٰهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌ Mallarını Allah yolunda harcayanların misâli, yedi başak bitiren ve her başakta yüz dâne bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah, dilediğine kat kat fazlasını da verir. Çünkü Allah, lutfu pek geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir. Bakara / 262. Ayet اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَٓا اَنْفَقُوا مَنًّا وَلَٓا اَذًۙى لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ Mallarını Allah yolunda harcayıp da bunun ardından herhangi bir başa kakmada ve gönül incitici bir harekette bulunmayanlar yok mu, onlar için Rableri yanında özel mükâfatlar vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzûn da olmayacaklardır. Bakara / 263. Ayet قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىۜ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَل۪يمٌ Güzel bir söz ve kusurları bağışlama, ardından eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah’ın kimsenin yardımına ihtiyacı yoktur. O, ceza vermekte hiç acele etmeyendir. Bakara / 264. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُبْطِلُوا صَدَقَاتِكُمْ بِالْمَنِّ وَالْاَذٰىۙ كَالَّذ۪ي يُنْفِقُ مَالَهُ رِئَٓاءَ النَّاسِ وَلَا يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَاَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًاۜ لَا يَقْدِرُونَ عَلٰى شَيْءٍ مِمَّا كَسَبُواۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş olsun diye mallarını harcayanlar gibi, başa kakıp eziyet etmek sûretiyle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Bu şekilde hayır yapan kimsenin misâli, üzerinde biraz toprak bulunan kaygan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir sağanak vurmuş da onu çıplak bir halde bırakmıştır. Böyleleri, yaptıkları hiçbir iyiliğin faydasını göremezler. Allah, kâfirler gürûhunu doğru yola ulaştırmaz. Bakara / 265. Ayet وَمَثَلُ الَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ وَتَثْب۪يتًا مِنْ اَنْفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ اَصَابَهَا وَابِلٌ فَاٰتَتْ اُكُلَهَا ضِعْفَيْنِۚ فَاِنْ لَمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ Mallarını Allah’ın rızâsını kazanmak ve gönüllerindeki imanı kökleştirip sağlamlaştırmak için harcayanların durumu, bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir bahçeye benzer ki, bol yağmur yağdığında ürününü iki kat verir. Hatta yağmur yağmasa bile az bir çisileme ona yeter. Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir. Bakara / 266. Ayet اَيَوَدُّ اَحَدُكُمْ اَنْ تَكُونَ لَهُ جَنَّةٌ مِنْ نَخ۪يلٍ وَاَعْنَابٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ لَهُ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِۙ وَاَصَابَهُ الْكِبَرُ وَلَهُ ذُرِّيَّةٌ ضُعَفَٓاءُۖ فَاَصَابَهَٓا اِعْصَارٌ ف۪يهِ نَارٌ فَاحْتَرَقَتْۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ۟ Hiç biriniz ister mi ki, ağaçlarının arasından ırmaklar akan, içinde her çeşit mahsul bulunan, hurma ve üzümlerle dolu bir bahçesi olsun; sonra kendisine tam ihtiyarlığın gelip çattığı, bakıma muhtaç çocuklarının da bulunduğu bir sırada âniden ateşli bir kasırga gelip o bahçeyi yakıp kül etsin? Elbette istemez. İşte Allah, düşünesiniz diye size âyetleri böyle açıklıyor. Bakara / 267. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّٓا اَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْاَرْضِۖ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَب۪يثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِاٰخِذ۪يهِ اِلَّٓا اَنْ تُغْمِضُوا ف۪يهِۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ حَم۪يدٌ Ey iman edenler! Çalışıp ürettiğiniz malların ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin iyi, temiz ve helâl olanından Allah yolunda harcayın. Size verildiğinde gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü şeyleri, iyilik yapacağım diye başkasına vermeye kalkışmayın. Şunu bilin ki, Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur; O her türlü övgüye lâyıktır. Bakara / 268. Ayet اَلشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ وَيَأْمُرُكُمْ بِالْفَحْشَٓاءِۚ وَاللّٰهُ يَعِدُكُمْ مَغْفِرَةً مِنْهُ وَفَضْلًاۜ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَل۪يمٌۚ Şeytan sizi fakirlikle korkutur; sizi her türlü hayasızlığı ve ahlâksızlığı yapmaya teşvik eder. Allah ise size bağışlamayı ve bol nimet vermeyi vadeder. Allah, lutfu pek geniş olan, her şeyi hakkıyla bilendir. Âl-i İmrân / 15. Ayet قُلْ اَؤُ۬نَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذٰلِكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِۚ Onlara şöyle söyle “Size bunlardan daha güzelini haber vereyim mi? Takvâ sahiplerine Rableri katında altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve hepsinden öte Allah’ın rızâsı vardır. Allah, kullarını hakkiyle görmektedir. Âl-i İmrân / 17. Ayet اَلصَّابِر۪ينَ وَالصَّادِق۪ينَ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْمُنْفِق۪ينَ وَالْمُسْتَغْفِر۪ينَ بِالْاَسْحَارِ Onlar sabreden, söz ve davranışlarında dürüst olan, ilâhî emirlere gönülden itaat eden, mallarını Allah yolunda harcayan ve seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dileyenlerdir. Nisâ / 36. Ayet وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـًٔا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًاۙ Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babanıza iyilikte bulunun. Akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışlara, elinizin altında bulunan köle, câriye, hizmetçi ve işçilere iyilik yapın. Çünkü Allah, kendini beğenen ve çokça övünüp duran kimseleri kesinlikle sevmez. Nisâ / 114. Ayet لَا خَيْرَ ف۪ي كَث۪يرٍ مِنْ نَجْوٰيهُمْ اِلَّا مَنْ اَمَرَ بِصَدَقَةٍ اَوْ مَعْرُوفٍ اَوْ اِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِۜ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ فَسَوْفَ نُؤْت۪يهِ اَجْرًا عَظ۪يمًا Onların kendi aralarında yaptıkları gizli görüşmelerin ve fısıldaşmaların çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi, iyilik yapmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenlerinki bunun dışındadır. Kim bunu Allah’ın rızâsını kazanmak niyetiyle yaparsa, ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz. Mâide / 32. Ayet مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَۚۛ كَتَبْنَا عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَلَقَدْ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِۘ ثُمَّ اِنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِي الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ İşte bundan dolayı İsrâiloğulları için şu hükmü koyduk “Bir cana kıymanın veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanın cezası olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller, mûcizeler getirdiler. Ne var ki, bütün bunlardan sonra onların pek çoğu hâlâ yeryüzünde taşkınlık yapıp durmaktadırlar. Ahzâb / 58. Ayet وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَانًا وَاِثْمًا مُب۪ينًا۟ Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, yapmadıkları bir şeyden dolayı suçlayıp incitenler ise, gerçekten bir iftirâ atmış ve apaçık bir vebâl yüklenmişlerdir. Hucurât / 11. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَٓاءٌ مِنْ نِسَٓاءٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّۚ وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِۜ بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْا۪يمَانِۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ Ey iman edenler! Bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin; belki de o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler; belki o alaya aldıkları kendilerinden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın; birbirinizi incitici, aşağılayıcı kötü lakaplarla çağırmayın. Bir insan iman ettikten sonra onu fâsıklığı çağrıştıran bir isimle çağırmak ne kötü bir davranıştır ve böyle yapıp imandan sonra fâsıklık damgası yemek de ne kötüdür. Bu tür davranışların ardından kim tevbe edip Allah’a yönelmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Hucurât / 12. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَث۪يرًا مِنَ الظَّنِّۚ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضًاۜ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخ۪يهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ رَح۪يمٌ Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir. Meâric / 24. Ayet وَالَّذ۪ينَ ف۪ٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ مَعْلُومٌۙ Mallarında belirli bir pay vardır Meâric / 25. Ayet لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِۖ İstemekten başka çıkar yol bulamayan yoksullar ve iffetlerinden dolayı isteyemeyip de zengin sanılan, böylece yardımdan mahrum kalan fakirler için. Fecr / 16. Ayet وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ Buna karşılık onu darlıkla sınayıp da rızkını kısıverince “Rabbim beni rezil, perişan etti” der. Fecr / 17. Ayet كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ Hayır! Doğrusu siz, Allah’tan ikram bekliyorsunuz ama kendiniz yetîme değer vermiyor, ona ikram etmiyorsunuz. Fecr / 18. Ayet وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ Muhtaçları doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz. Fecr / 19. Ayet وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلًا لَمًّاۙ Mirastan ne gelse, helâl-haram demeden alabildiğine yiyorsunuz. Fecr / 20. Ayet وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُبًّا جَمًّاۜ Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz. Beled / 12. Ayet وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ Sen o sarp yokuşun ne olduğunu bilir misin? Beled / 13. Ayet فَكُّ رَقَبَةٍۙ Bir köleyi veya esiri hürriyetine kavuşturmaktır. Beled / 14. Ayet اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ Yahut bir salgın açlık gününde yemek yedirmektir; Beled / 16. Ayet اَوْ مِسْك۪ينًا ذَا مَتْرَبَةٍۜ Veya toprağa uzanıp kalmış, hiçbir şeyi olmayan yoksula. Beled / 17. Ayet ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ Bir de iman etmek ve birbirlerine sabır ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır. Leyl / 17. Ayet وَسَيُجَنَّبُهَا الْاَتْقٰىۙ Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten çok çok sakınan kimse o ateşten uzak tutulur; Leyl / 18. Ayet اَلَّذ۪ي يُؤْت۪ي مَالَهُ يَتَزَكّٰىۚ Malını iyilik yollarında harcayıp nefsini günahlardan arındıran kimse. Leyl / 19. Ayet وَمَا لِاَحَدٍ عِنْدَهُ مِنْ نِعْمَةٍ تُجْزٰىۙ O, birinden iyilik görmüş de onun karşılığını veriyor değildir. Leyl / 20. Ayet اِلَّا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْاَعْلٰىۚ Bilakis o, en Yüce Rabbinin rızâsını kazanmak için vermektedir. Leyl / 21. Ayet وَلَسَوْفَ يَرْضٰى Sonunda bu gâyesine kavuşacak, yaptığının mükâfatıyla hoşnut olacaktır. Mâûn / 1. Ayet اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ Dini, hesap ve cezayı yalanlayanı gördün mü? Mâûn / 2. Ayet فَذٰلِكَ الَّذ۪ي يَدُعُّ الْيَت۪يمَۙ İşte o yetîmi şiddetle iter kakar. Mâûn / 3. Ayet وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ Yoksulu doyurmaya önayak olmaz. Kevser / 3. Ayet اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ Gerçek şu ki, “soyu kesik” diyerek seni ayıplamaya kalkışan var ya, işte soyu kesik olan zürriyetsizin tâ kendisi işte odur! Bakara / 196. Ayet وَاَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّٰهِۜ فَاِنْ اُحْصِرْتُمْ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ وَلَا تَحْلِقُوا رُؤُ۫سَكُمْ حَتّٰى يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُۜ فَمَنْ كَانَ مِنْكُمْ مَر۪يضًا اَوْ بِه۪ٓ اَذًى مِنْ رَأْسِه۪ فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ اَوْ صَدَقَةٍ اَوْ نُسُكٍۚ فَاِذَٓا اَمِنْتُمْ۠ فَمَنْ تَمَتَّعَ بِالْعُمْرَةِ اِلَى الْحَجِّ فَمَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْيِۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلٰثَةِ اَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ اِذَا رَجَعْتُمْۜ تِلْكَ عَشَرَةٌ كَامِلَةٌۜ ذٰلِكَ لِمَنْ لَمْ يَكُنْ اَهْلُهُ حَاضِرِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ۟ Başladığınız haccı ve umreyi Allah rızâsı için tamamlayın. Eğer bir engel çıkar da tamamlayamazsanız, o zaman maddî durumunuza uygun bir kurban gönderin. O kurban, yerine varıp kesilinceye kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Aranızdan hastalanan veya başında bir rahatsızlığı bulunduğu için vaktinden önce tıraş olma zorunda kalanlar ise fidye olarak ya oruç tutsun ya sadaka versin veya kurban kessin. Emniyet ve genişlik içinde olduğunuzda, içinizden kim hac zamanına kadar umre yaparsa, maddî durumuna uygun bir kurban kessin. Kurban kesemeyenler ise üçü hacda, yedisi de hacdan döndükten sonra olmak üzere tam on gün oruç tutsunlar. Bu hüküm, Mescid-i Harâm civârında oturmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah’ın cezası pek şiddetlidir. Bakara / 271. Ayet اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۜ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ Eğer sadakaları açıktan verirseniz bu da iyidir. Ama onları gizler ve fakirlere gizlice verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Bu sayede Allah sizin bir kısım günahlarınızı bağışlar. Zira Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır. Bakara / 276. Ayet يَمْحَقُ اللّٰهُ الرِّبٰوا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ اَث۪يمٍ Allah, malı artırdığı sanılan faize bereket vermez ve onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanların hiçbirini sevmez. Bakara / 280. Ayet وَاِنْ كَانَ ذُو عُسْرَةٍ فَنَظِرَةٌ اِلٰى مَيْسَرَةٍۜ وَاَنْ تَصَدَّقُوا خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ Eğer borçlu zor durumdaysa genişliğe çıkıncaya kadar ona mühlet verin. Darda olan borçluya alacağınızı bütünüyle bağışlamanız ise, bir bilseniz, sizin için daha hayırlıdır. Nisâ / 92. Ayet وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ اَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا اِلَّا خَطَـًٔاۚ وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَـًٔا فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يَصَّدَّقُواۜ فَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ عَدُوٍّ لَكُمْ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍۜ وَاِنْ كَانَ مِنْ قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ فَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ اِلٰٓى اَهْلِه۪ وَتَحْر۪يرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍۚ فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِۘ تَوْبَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يمًا حَك۪يمًا Bir mü’minin diğer bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Fakat yanlışlıkla olabilir. Kim yanlışlıkla bir mü’mini öldürürse, cezası, mü’min bir köleyi azat etmesi ve ölenin ailesine diyet ödemesidir. Ancak ölenin ailesi bağışlarsa, diyet ödemesi gerekmez. Şâyet ölen mü’min olmakla birlikte size düşman olan bir kavimden ise, öldürenin cezası, sadece mü’min bir köleyi azat etmesidir. Eğer öldürülen kişi, aranızda anlaşma bulunan kâfir bir kavimdense, o takdirde ceza, ölenin ailesine diyet ödemesi ve mü’min bir köleyi azat etmesidir. Bunları yerine getirmek için yeterli imkânlara sahip olamayan, bunun yerine peş peşe iki ay oruç tutmalıdır. Allah bu cezaları, yanlışlıkla adam öldüren kimsenin tevbesini kabul etmek için koymuştur. Allah, hakkiyle bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır. Mâide / 45. Ayet وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ ف۪يهَٓا اَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِۙ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْاَنْفَ بِالْاَنْفِ وَالْاُذُنَ بِالْاُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّۙ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌۜ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِه۪ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ Biz Tevrat’ta onlara şunu farz kılmıştık “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır; yaralamalar da böyle kısas yapılacaktır.” Fakat kim kısas hakkını bağışlarsa bu, onun günahları için bir kefâret olur. Her kim de Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir. Tevbe / 58. Ayet وَمِنْهُمْ مَنْ يَلْمِزُكَ فِي الصَّدَقَاتِۚ فَاِنْ اُعْطُوا مِنْهَا رَضُوا وَاِنْ لَمْ يُعْطَوْا مِنْهَٓا اِذَا هُمْ يَسْخَطُونَ Onlar arasında, zekât ve sadakaların taksimi konusunda iğneli sözlerle seni ayıplayanlar da var. Kendilerine bu mallardan bekledikleri pay verilirse hoşnut olurlar; verilmezse o zaman kızıp öfkelenirler. Tevbe / 60. Ayet اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ Zekâtlar ancak fakirlere, yoksullara, zekâtların toplanmasında görevli memurlara, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihâd edenlere ve yolda kalmışlara verilir. Allah’ın bu konudaki kesin emri ve taksimi böyledir. Allah her şeyi hakkiyle bilen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olandır. Tevbe / 75. Ayet وَمِنْهُمْ مَنْ عَاهَدَ اللّٰهَ لَئِنْ اٰتٰينَا مِنْ فَضْلِه۪ لَنَصَّدَّقَنَّ وَلَنَكُونَنَّ مِنَ الصَّالِح۪ينَ Onlardan bir kısmı da “Eğer Allah lutf u keremiyle bizi zengin kılarsa mutlaka zekât ve sadaka verecek, kesinlikle dürüst ve iyi kimseler olacağız” diye Allah’a kesin söz vermişlerdi. Tevbe / 79. Ayet اَلَّذ۪ينَ يَلْمِزُونَ الْمُطَّوِّع۪ينَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ فِي الصَّدَقَاتِ وَالَّذ۪ينَ لَا يَجِدُونَ اِلَّا جُهْدَهُمْ فَيَسْخَرُونَ مِنْهُمْۜ سَخِرَ اللّٰهُ مِنْهُمْۘ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ Onlar, gönüllü olarak bol bol bağışta bulunan mü’minleri gösteriş yapmakla suçlayarak kınıyorlar. Öte yandan, çalışıp didinerek ancak imkânları ölçüsünde bulabildiklerini veren yoksul mü’minleri de “Bu üç beş kuruşa Allah’ın ihtiyacı mı var?” diye alaya alıyorlar. Oysa Allah, asıl kendilerini alay edilecek duruma düşürmüştür ve onların hakkı can yakıcı bir azaptır. Tevbe / 103. Ayet خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ Onların mallarından bir miktar zekât ve sadaka al ki, böylece kendilerini günahlarından arındırıp tertemiz kılasın. Ayrıca onlar için dua ve istiğfar et. Çünkü senin duan onlar için kalplerini yatıştıran bir huzur ve tatmin vesilesidir. Allah, her şeyi hakkiyle işiten, kemâliyle bilendir. Tevbe / 104. Ayet اَلَمْ يَعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِه۪ وَيَأْخُذُ الصَّدَقَاتِ وَاَنَّ اللّٰهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ Onlar bilmezler mi ki, kullarının tevbesini kabul buyuran ve onların içtenlikle verdikleri zekât ve sadakaları alıp değerlendiren yalnız Allah’tır. Gerçekten tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olan da yalnız Allah’tır. Ahzâb / 23. Ayet مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِۚ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضٰى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُۘ وَمَا بَدَّلُوا تَبْد۪يلًاۙ Mü’minler içinde öyle yiğitler var ki, Allah’a verdikleri söze dâimâ bağlı kalmışlardır. Onlardan kimi sözünün gereğini yerine getirip O’nun yolunda can vermiş, kimi de sırasını beklemektedir. Onlar, verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir. Ahzâb / 24. Ayet لِيَجْزِيَ اللّٰهُ الصَّادِق۪ينَ بِصِدْقِهِمْ وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِق۪ينَ اِنْ شَٓاءَ اَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُورًا رَح۪يمًاۚ Elbette Allah, sözlerinde duranları doğrulukları sebebiyle mükâfatlandıracak; münafıkları da dilerse cezalandıracak veya onlara tevbe nasip edip tevbelerini kabul buyuracaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Ahzâb / 35. Ayet اِنَّ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِق۪ينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِر۪ينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِع۪ينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِم۪ينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظ۪ينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِر۪ينَ اللّٰهَ كَث۪يرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا Allah’a tam teslim olmuş erkekler ve Allah’a tam teslim olmuş kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, İslâm’ın emirlerine itaate devam eden erkekler ve itaate devam eden kadınlar, bütün söz ve davranışlarında dürüst ve yalandan uzak erkekler ve dürüst ve yalandan uzak kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü erkekler ve Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü kadınlar, Allah yolunda muhtaçlara harcamada bulunan erkekler ve harcamada bulunan kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar işte bunlar için Allah, hem bir bağışlanma hem de pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır. Muhammed / 21. Ayet طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَعْرُوفٌ۠ فَاِذَا عَزَمَ الْاَمْرُ۠ فَلَوْ صَدَقُوا اللّٰهَ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۚ Allah’ın emrine gönülden itaat etmek ve savaşa hazır olduklarını bildiren uygun sözler söylemek! İş ciddiye bindiği ve düşman askerleriyle karşılaşıldığı sırada, Allah’a verdikleri sözü yerine getirselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı olacaktı! Hadid / 18. Ayet اِنَّ الْمُصَّدِّق۪ينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَاَقْرَضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ اَجْرٌ كَر۪يمٌ Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlarla Allah’a güzel bir borç verenlere, harcadıkları şey kat kat fazlasıyla geri ödenir. Üstelik onlar için bitmez tükenmez, pek değerli bir mükâfat vardır. Mücâdele / 12. Ayet يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَةًۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ لَكُمْ وَاَطْهَرُۜ فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ Ey iman edenler! Peygamber’le gizli ve özel görüşmek istediğinizde, bu görüşmenizden önce muhtaçlara bir sadaka verin. Bu, hakkınızda hem daha hayırlı, hem de kalbî sâfiyet, samimiyet ve temizlik açısından daha uygun olandır. Ama verecek bir şey bulamazsanız bir zararı yoktur; çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir. Mücâdele / 13. Ayet ءَاَشْفَقْتُمْ اَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَاتٍۜ فَاِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ۟ Peygamberle gizli ve özel görüşmeden önce muhtaçlara sadaka verdiğiniz takdirde fakirliğe düşeceğiz diye korktunuz mu? Mademki siz bunu yapmadığınız takdirde Allah sizi bağışladı; öyleyse siz de artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin. Zira Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Münâfikûn / 10. Ayet وَاَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَأْتِيَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ فَيَقُولَ رَبِّ لَوْلَٓا اَخَّرْتَن۪ٓي اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ فَاَصَّدَّقَ وَاَكُنْ مِنَ الصَّالِح۪ينَ Sizden birine ölüm gelip de “Rabbim! Ne olurdu ecelimi biraz daha erteleseydin de sadaka verip iyi kullardan olsaydım!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın.
Aşağıda sadaka ile ilgili ayetler ve hadisler kısaca olarak ele alacağız. Sadaka her nevi güzel ve yararlı iş olarak bilinmektedir. Sadaka maddi ve manevi olarak gerçekleştirilmektedir. Maddi yardımlar ayni ya da nakdi olarak sadaka olabileceği gibi manevi destekler de sadaka yerine geçmektedir. Sadaka vermek iyi bir davranıştır. Bu nedenle sadaka vermek salih ameller arasında yer almaktadır. Sadaka ile ilgili ayetler ve hadisler şu şekildedir “Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Bakara Suresi 271 “Her meşrû ve güzel iş sadakadır.” Buhârî, Edeb 33; Müslim, Zekât 53
sadaka ile ilgili ayet ve hadisler